Tanımadığınız birisiyle ilk kez nasıl iletişim kurarsınız? Neden tanımadığınız birisi ile iletişim kurma ihtiyacı duyarsınız? Bu iki soru da insan ilişkilerini açıklamaya yönelik sorularmış gibi gözükse de uluslararası politikanın devletler arası ilişkilerini inceleyen kısmına da ışık tutmaktadırlar. Zira nasıl insanlar birbirleri ile uzun süreli dostluklar kurma maksadıyla farklı yöntemlerle birbirlerine yaklaşırlar, devletler de bunun benzerini yapar. Her ne kadar devlet teorisi üzerine yazılmış olan literatürün önemlice bir kısmı devleti kendiliğinden var olan bir politik birim olarak görme eğiliminde olsa da, somut düzeyde devletlerin insanlar tarafından temsil edildiklerini unutmamak gerekir. Bu bizi devletlerin iç/dış politikalarını yürütürken hangi motivasyonla hareket ettiklerini anlamamız açısından önemli bir noktaya götürmektedir.
Başa dönecek ve sorumuzu revize ederek tekrarlayacak olursak, devletler çok da iyi tanımadıkları diğer devletlerle nasıl ilişki kurmaktadır? Peki neden devletler bu tip ilişkiler kurma kurma ihtiyacına sahiptir? Sorulan her iki sorunun cevabını sosyal bilimler alanının pek çok alt disiplini kendi yöntem ve araçları ile yanıtlamaya çalışır. Bu tartışma konuya Uluslararası İlişkiler disiplini perspektifinden yaklaşarak devletler arası ilişkileri kamu diplomasisi bağlamında incelemeyi hedefler. Bunu yaparken de tekil örnekleri incelemek yerine hedeflenen temel şey kamu diplomasisi kavramının kavramsal ve tarihsel gelişimini soyut bir düzlemde vermek olmuştur.
Yukarıda da bahsedildiği üzere, devletler birbirleri ile farklı hedefler doğrultusunda birbirleri ile diplomatik ilişkiler kurar. Çoğunlukla bu ilişkiler geleneksel diplomasi literatürünce incelenmiş ve üzerine çalışmalar yapılmıştır. Sözlük anlamına baktığımız zaman diplomasi devletlerin birbirleri ile kendi ulusal veyahut uluslararası çıkarları ile paralel bir biçimde kurmuş oldukları iletişim biçimi anlamına gelmektedir. Ancak yukarıda da bahsettiğimiz üzere devletler sadece birbirleri ile iletişim kurmazlar. Çağlar boyunca birçok hükümetin kültürel ve sosyal biçimlerde başka devletlerin halkları ile etkileşime geçtiğini görmemiz bunun en önemli örneğidir.
Devletler ile –literatürde geçtiği biçimde- yabancı halklar (foreign publics) arasında kurulan diplomatik ilişkiye kamu diplomasisi denmektedir. Kavram ilk kez 1965 yılında Edmund Gullion tarafından disipliner bir çerçevede kullanılmıştır. Gullion’a göre kamu diplomasisi bir devletin dış politikasının yürütülmesi ve oluşturulması için yabancı halklar üzerinde etki bırakmasına yaramaktadır. (Cull, 2006) Bu açıdan bakıldığında kamu diplomasisi hakkında yapılan erken dönem tartışmalarında vurgulanan temel noktanın kamu diplomasisinin asıl yürütücüsünün devletler olduğu görülmektedir. Tuch (1990, p.3) kamu diplomasisini devlet perspektifi üzerinden “bir hükümetin kendi ulusu hakkındaki fikir, değer, kültür, ve kurumlarını yabancı halklara yaymak üzere kurmuş olduğu iletişim biçimi” şeklinden tanımlamaktadır.
Tartışmanın teorik boyutunu kavramak kamu diplomasisinin işlevsel özelliklerine dair fikir elde etmek açısından oldukça önemlidir. Açacak olursak, Uluslararası İlişkiler disiplininin üç temel teorisi olan realizm, liberalizm, ve inşacılık kamu diplomasisini farklı biçimlerde ele almaktadır. Realist okulun kamu diplomasisi hakkında ortaya attığı temel argüman devletlerin başka devletlerle kendi ulusal çıkarları doğrultusunda iletişime geçmek için bu başka devletlerin halkları ile iletişim kurma ihtiyacı duyduğu olmuştur. Yani realizm kamu diplomasisini bir dış politika enstrümanı olarak görmektedir. Liberalizm ise konuya iş birliği çerçevesinden yaklaşır ve devletlerin birbirleri ile kurmuş oldukları veyahut kuracakları diplomatik ilişkinin kamu diplomasisi yoluyla aslında iki devlet arasında bir bakıma uzun vadeli bir ortaklaşma kurulabileceği üzerinde durur. Aynı zamanda bu tip bir iletişim iki devletin birbiri hakkında kültürel ve sosyal kodlamalarını öğrenebilecekleri önemli bir yoldur. Son olarak inşacılık ise kamu diplomasisini ulusal ve kültürel kimlik inşa süreci üzerinden okur. Başka bir deyişle, kamu diplomasisi sayesinde bir devlet başka bir devlet için kendisi hakkında kültürel kolektif bir kimlik inşa etmeyi sağlar.
Tartışılması gereken bir başka şey de geleneksel kamu diplomasisinin zaman içerisinde yaşamış olduğu kavramsal dönüşümdür. Küreselleşen dünya sistemi uluslararası siyasetin hem aktörlerini hem de bu aktörlerin birbiri ile etkileşime girerken kullandığı araçları değiştirmiştir. Soğuk Savaş’ın bitimi ile beraber dünya üzerindeki devlet sayısında artış olmuş ve bu artış beraberinde yeni ortaklıklar kurulmasına yol açmıştır.
Küreselleşmenin tek boyutu elbette ki artan aktör sayısı değildir. Aynı zamanda teknolojinin de gelişmesiyle beraber dünya siyasetindeki sınırlar belli ölçülerde görünmez kılınmıştır. Kamu diplomasisi kavramı ile ilgili olan tartışmamıza dönecek olursak, teknolojinin bu denli yaygın bir biçimde kullanıldığı bir dünyada bir devlet için başka bir devletin halkı ile etkileşime geçmek eskisinden çok daha kolay olmaktadır. Örneğin 1950’li yılların başında devletler basılı medya, radyo, televizyon ve kültürel değişim programları gibi araçlar kullanırken; bugün artık devreye medya da dahil olmuş ve bununla birlikte kamu diplomasisi sürecine dahil olan aktörlerin de çeşitliliğinde artış gözlemlenmektedir. Yani diğer bir deyişle literatürde yeni kamu diplomasisi biçiminde adlandırılan bu diplomatik etkileşim süreci sivil toplum kuruluşu, uluslararası örgütler gibi yeni aktörleri de içerisine almıştır. Sonuç olarak, kavramın önüne gelen yeni sıfatı kamu diplomasisinin içerisindeki bu çoğalan ve çeşitlenen aktör sayısına işaret etmektedir.
Söz konusu tartışma devletlerin yabancı halklar ile etkileşime geçmesi ve onları kendi devletlerine yönelik bilgilendirmesi etrafında döndüğü için, bu alanda çalışan pek çok akademisyen ve düşünür kamu diplomasisi ve propaganda arasındaki ilişkiye dikkat çekmeye çalışmaktadır. Kimileri için kamu diplomasisi aslında propagandanın olumlu bir biçimde söyleniş biçimi iken, kimileri içinse kavram aslında yeni bir ilişkiyi tarif eder. Örneğin, Hart (2013: 3) kamu diplomasisini “bir dış politika aracı olarak kurumsallaştırılmış propaganda” şeklinde tanımlarken, Manheim (1990: 18) kavramın hükümet tarafından yürütülen bir propaganda olduğu üzerinde durmaktadır. Öte yandan, kavramı propaganda ile eş anlamlı görmeyen çalışmalar kamu diplomasisinin stratejik iletişim ile harmanlanmış bir dış politika aracı olduğunu savunmaktadır.
Toparlarsak, kamu diplomasisi kavramı sosyal bilimlerin düşünce okulu tarafından yorumlanabilir olmakla birlikte; kavramın tek bir tanımını ortaya koymak oldukça zordur. Zira kamu diplomasisini tanımlamak için bu diplomasiyi kimin kime, neden, ne zaman ve nerede uygulayacağı üzerine başka alt kavramların tartışmasını yapmak elzemdir. Yani bağlam önemlidir, ancak daha da önemli olan şey bu bağlamın oldukça değişken ve kaygan bir zeminde kendisini var ettiğidir. İkinci olarak ise, sınırları belli olmayan bir kavram ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğidir. Yani diğer bir deyişle, kamu diplomasisinin içerisine geleneksel diplomasinin yöntem, aktör, araç ve amaçlarının olmadığı her şeyi dahil etmek mümkündür. Tam da bu yüzden, literatür devletler veyahut bu iletişim kanalını çeşitli motivasyonlar ile uygulayacak aktörler için standart bir kamu diplomasisi modeli geliştirme konusunda atıl kalmıştır. Sonuç olarak, literatür oldukça yenidir ve sadece tek bir disiplinin bakış açısıyla incelemek analizi oldukça atıl bir hale getirecektir. Çünkü işin içerisinde hem kamu hem de diplomasi vardır ve toplumu anlamadan toplumla yapılan diplomasiyi anlamak mümkün değildir.
Pınar Eldemir
Sosyal Bilimler / Blog Yazarı
pinar.eldemir@sosyalbilimler.org
Kaynakça
- Cull, N. 2006, Public diplomacy before Gullion: the evolution of a phrase, USC Center on Public Diplomacy, Southern California, viewed 3 March 2018, https://uscpublicdiplomacy.org/blog/public-diplomacy-gullion-evolution-phrase
- Manheim, J., B. 1994, Strategic public diplomacy and American foreign policy: the evolution of influence, Oxford University Press, New York.
- Hart, J. 2013, Empire of ideas: the origins of public diplomacy and the transformation of US foreign policy. Oxford University Press, New York.
- Tuch, H., N. 1990, Communicating with the world: US public diplomacy overseas, St.Martin’s Press, New York.
Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazının tüm hakları sosyalbilimler.org’a aittir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlali söz konusu olduğunda; sosyalbilimler.org, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır.Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve sosyalbilimler.org’un editöryal politikasını yansıtmayabilir.