Tarih boyunca kentlerin nüfusu hep kırsal alanlardan göçen nüfusla artmıştır. Fakat, özelikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, ekonomisinin temeli hâlâ tarıma dayanan toplumlarda, kente göçenlerin, yaşantıları farklılıklar göstermektedir. Gecekondular ise, yalnızca, tarımda pazara yönelik üretime (cash cropping) geçişin göresel olarak hızlandığı ve kentteki nüfus yığılmasının hızla artmasına karşılık, çok yavaş bir sanayileşmenin gerçekleştirdiği toplumlarda ortaya çıkmıştır. Bu gözleme, ayrıca gecekonduların, sosyal ekonomik değişmelerin yalnız klasik pazar mekanizmasıyla düzenlendiği toplumlarda yer aldığını da eklemek gerekir. Bu koşullar altında kırdan kente göç ve yerleşme, çağdaşlaşma öncesi (pre modern) feodal kentlerinkinden ya da çağdaş (modem) sanayileşmiş kentlerdekinden farklı özellikler göstermektedir. Çağdaş olmayan kentlerde, kırlardan göçenlerin, göresel olarak kentin kenarlarına yerleşmeleri olağandı. Çağdaş endüstriyel kentlerde ise, göçenlerin önce geçiş alanlarına yerleştikleri ve sonradan kentsel sisteme özümlendikleri (assimilated) bilinmektedir. Sanayi öncesi ve sanayileşmiş toplumlarda, yani dengeli toplumlarda kırdan göçenlerin, kentte açıkça farklı yerleşme biçimi oluşturdukları pek görülmez. Oysa bugün, sanayileşmekte olan toplumlarda, kente göçen nüfus mekana, göçtükleri kent ile hiçbir ilişkileri yokmuş gibi yerleşmektedir. Göçenlerin bu görünüşünün, temel sosyal yapının tarım kesiminin, tarımsal olmayan üretimden ve buna paralel olarak pazar yarışmasına ilişkin örgütsel yönlerden çok daha hızlı gelişmesinin, yani şehir yapısının çok daha yavaş değişme süreci içinde bulunmasının mekansal biçimlenmesini temsil ettiğini kabul etmek gerekir.
Sosyal Bilimler Platformu, Türkiye Klasikleri – 11
- Yazar: Mübeccel Belik Kıray
- Makale Başlığı: Gecekondu: Azgelişmiş Ülkelerde Hızla Topraktan Kopma ve Kentle Bütünleşememe
- Kaynak: Mübeccel Belik Kıray, (1998), Kentleşme Yazıları, İstanbul: Bağlam Yayınları, ss. 90-104
- Söz konusu makaleyi .pdf formatında indirmek için buraya tıklayınız.