2015 yılının sonuna yaklaşırken Sosyal Bilimler Platformu’nun katettiği aşamalar, gelinen nokta ve bundan sonra olacaklar hakkında birkaç şey söylemek lazım. Yaptıklarımız, yapamadıklarımız ile zorlu ve keyifli geçen bir yıla dair bazı değerlendirmeler.
- 10 Ağustos 2015’de yayın hayatına başlayan Sosyal Bilimler kısa sürede birçok kişiye ulaştı. Bunda hiç şüphesiz sitede emeği geçenlerin network ağı ile sosyal medyanın o büyülü gücü ana etkendir. Tanınma ve ismi duyulması noktasında belli akademi çevreleri tarafından olumlu dönüşlerin olması doğru yolda olduğumuzun göstergesidir.
- Sosyal Bilimler, isminin cazibesine kapıldığı anda satın alınan bir domain ve henüz bu satın alma aşamasında amacı ortaya konmamış bir projeydi. Bu konuda “Sosyal Bilimler’in Hikayesi” başlıklı bir yazı yazmıştım. Sonradan ortaya konan amaç, gerçekleştirilmesi zor ve ciddi emek isteyen bir amaç olarak karşımıza çıktı. Amaç gönlümüzü fethetse de amaca ulaşmak için kullanılacak yöntem ve üsluplar bizim benimsediğimiz üslup ve yöntemlerle uyuşmuyordu. Örnek vermek gerekirse; konu ve yazar bazlı bir index oluşturma amacı günlük standart sayıda çalışma girmeyi gerektirmektedir. Bu durum forum sitesi mantığıdır ve yığınla okunmayan post oluşturmaktan öteye gitmeyen bir hâl ortaya çıkarmaktadır. Halbuki biz yayımlanacak her çalışmada “insanların gözünden kaçmamalı, bunu okumalılar” diyebildiğimiz kayda değer metinleri özenle ele aldık ve her çalışmayı da yayımlamadık. Bu tutumumuz index oluşturma amacı ile uyuşmadığı için amaç noktasında bir değişikliğe gitmek durumunda kaldık. Sosyal Bilimler’in konu ve yazar bazlı index oluşturma amacı yerini kayda değer akademik metinler yayımlamaya bırakmıştır. Ve bu amaç Sosyal Bilimler’in ilk sloganını ortaya çıkarmıştır; “Kayda Değer Akademik Metinler”.
- Hangi metnin kayda değer olduğu, bir metnin kayda değer olmasının ne gibi kriterleri olduğu hiç şüphesiz merak konusudur. Kurulduğumuz andan itibaren şu duruşumuzu bozmadık ve bundan sonra da bozmayı düşünmüyoruz; aleni bir şekilde aktüel siyasete giren, bir siyasi partinin, ideolojinin tarafgirliğini yapan, akademik üslup ve yöntemden uzak, altı doldurulmamış çalışmalara yer verilmeyecektir. Bu demek değildir ki siyaset işlenmeyecek. Evet siyaseti de konuşacağız fakat yöntem ve üslubumuz akademik olacak. Konuştuklarımızın altını dolduracağız. Aksi bir yöntemi ve içeriği barındıran yüz binlerce site ve kişi bulunmaktadır. Kayda değer metni bulmak ilgili kategorinin editörüne kalmış bir durumdur. Yayın koordinatörü ve genel yayın yönetmeni üstte belirtilen sebepler olmadığı sürece editörün hazırlamış olduğu çalışmayı yayımlar. Bu platformda sansür ve ideolojilerin tarafgirliğini yapmak söz konusu olamaz, olmayacaktır da. İlerleyen aşamalarda platform için akademi camiasından oluşan bir hakem/danışma kurulu oluşturulma düşüncesi var. Fakat bunun için henüz erken. Zira Sosyal Bilimler çeviri alanı dışında henüz kendi üretimine başlamış bir platform değil. Platforma eklenen makaleler de hakemli dergilerde yayımlanan makalelerdir.
- Sosyal Bilimler adı altında birçok disiplinin bulunması bu site açısından hem bir avantaj hem de bir dezavantaj olarak karşımıza çıkıyor. Avantajına bakarsak; hitap ettiğiniz kitle çok geniş bir alana yayılmıştır. Nitelikli çalışma bulmakta asla sıkıntı yaşanmaz. Ortaya koyduğunuz ürünün mutlaka bir alıcısı çıkar. Dezavantajlı yanı ise böylesi geniş disiplinleri içinde barından bir oluşuma ciddi bir ekibin gerekliliğidir. Maalesef bu konuda henüz vasatı aşabildiğimizi söyleyemem. Sosyoloji, Edebiyat, Sinema, Kitap İnceleme alanlarında az çok bir standart sağlayabilmişken özellikle Tarih, Felsefe, Psikoloji ve İlahiyat alanlarında dikiş tutturamadık. Bu alanlarda editör açığımız var. İnsanlar bir heves editörlük için başvuru yapıyor, kendisine yapması gerekilen şey anlatılıyor, taraflar arasında anlaşma sağlanıyor fakat iş icraat noktasına geldiğinde maalesef verilen sözler yerine getirilmiyor. İnsanlara (en az) ayda bir defa olmak olmak üzere 20-25 sayfalık bir makale okutmak ve bunun yazarı/editörü ile irtibata geçirmek çok büyük bir yük olarak geliyor ve bu yük altında eziliyorlar. Okumadığımız ve sorumluluktan kaçtığımızın göstergelerinden bir tanesi de burada ortaya çıkmakta. İşi hakkı ile yerine getiren editör ve özellikle çeviri ekibimize ayrı bir teşekkür etmek isterim. Hiçbir karşılık beklemeden bu yolda emek harcayan bu arkadaşlar hem bu platform sayesinde standarda bağlanmış bir okuma yaptılar hem de dillerini geliştirdiler. İş sırasında alınan keyif ve kazanılan akademik network ise cabası.
- İnsanların artık eskisine nazaran daha az okuduğu ve daha çok görsele odaklandığı şüphesiz. Bu duruma bir iki örnek vermek gerekirse; hayatının bir noktasında blog yazarlığına bulaşmış kimseler iyi bilirler ki önceden Blogger, WordPress gibi daha çok yazı ağırlıklı bloglar piyasada yer alırken bugün Instagram, Tumblr gibi görsele dayalı platformlar ön plana çıktı. Hatta bu durum NTV’nin yenilenen internet sitesinin reklamına bile yansımıştı. Reklamda açıkça “Daha az metin/yazı daha fazla görsel/resim” ifadesi kullanılmıştı. Daha az yazıyoruz, daha çok resim paylaşıyoruz. Kullandığımız bir smiley ile ruh halimizi anlatabiliyoruz. Öyle ki Oxford Sözlükleri 2015 Yılın Kelimesi olarak, gerçek bir kelimeyi değil, internette kullanıcıların duygularını ifade ettiği bir emojiyi seçti. İlgili emojinin ABD’de yüzde 17, İngiltere’de ise yüzde 20’lik bir kullanıma sahip olduğu saptanmış. Bunun, hayatı kolaylaştırdığı yadsınamaz bir gerçek olsa da uzun vadede yazma kabiliyetimize verdiğini düşünüyorum. Hal böyle iken uzun metinler insanlar tarafından okunmuyor. Akademi camiasının içinde bulunan, mesleği bu olan kişileri bile sıkabiliyor böylesi metinler. Okumak başlı başlına sağlam bir irade gerektiren bir eylem. Durum böyle iken akademik metinler üzerine kurulu bu platform da vermiş olduğunun tam anlamıyla karşılığını almıyor diyebiliriz. Makalelerin görüntülenme sayısı ile okunma sayısı şüphesiz aynı olmuyor. Veya .pdf formatında indirilen bir dökümanın da sonradan okunup okunmadığını bilemiyoruz. Okuyup yorum yapma kültürünü de hala benimseyememiş bir toplum olmamız bizde bazı zamanlarda şevkin ve hevesin kırılmasına yol açabiliyor. Fakat her şeye rağmen bu işin de aslî unsuru bu olduğu için yolumuza devam ediyoruz. Arayan kişi zaten bir şekilde aradığına ulaşıyor ve arzımız, talebiyle buluşuyor.
- Bir üst maddede belirtilen “sıkılma” halini ve sitenin bu çalışmalardan oluşması sebebiyle ortaya çıkan ağır içeriğini bir nebze hafifletmesi açısından konferans ve belgeseller koymaya başladık. Buna ilave olarak ilerleyen aşamalarda sitede “Kısa Film” kategorisi ile “Anekdotlar” kategorisinin açılması planımızda. Anekdotlar kategorisinde, gazete yazısı tadında ama yine akademik kavramlarla desteklenmiş ve nispeten onun üslubunun taşıyan çalışmalar yer alacaktır. İlave yeni alanların açılmasında sosyal medya takipçilerimizden anketler yoluyla fikir ve görüşlerini isteyeceğiz.
- 2015 sonuna gelirken bizi yalnız bırakmayan takipçilerimize bir hediye vermek istedik. Vereceğimiz hediye elbette kitap olacaktı. Online kitap satış piyasasına hızlı bir giriş yapan Babil Kitap’dan 100 TL’lik hediye çeki ayarladık ve bunun için kura çekmeye karar verdik. Twitter ve Facebook sayfamızda yayımladığımız görseli paylaşanlar arasından yapılacak kura çekiminde bir kişiye Babil’den 100 TL’lik hediye çeki verilecektir. Bu yazının yazıldığı sıralarda Facebook’da söz konusu ilanımız 28.296 kişiye ulaşmış ve 630 kişi paylaşmış; Twitter’da ise 39.787 kişiye ulaşmış ve 623 kişi ilgili görsel retweet etmiştir.
- Sosyal Bilimler Platformu olarak hem takipçilerimiz ile aramızda organik bir bağ kurmak, onlarla aramızda bir süreklilik sağlamak, siteye göz atmalarını, incelemelerini sağlamak hem de kütüphanelerine bir katkı sağlamak ve okuma yapmalarına vesile olmak amacıyla her ayın 25’i ile ayın son günü saat 23:59’da kadar takipçilerimiz arasında yapılacak kurada 1 kişiye kitap hediye edilecektir. Kitap seçimi noktasında Facebook ve/ya Twitter’da yapılacak anketler dikkate alınacaktır. 8 ayrı kategoriye ait kitap arasından yapılacak anket sonuçlarında en çok oyu alan kitap o ayki kurada çıkan okurumuza hediye edilecektir. Ankete konu olacak kitaba ait 8 kategori şu şekilde; Sosyoloji / Antropoloji, Psikoloji, Felsefe, Siyaset Bilimi / Uluslararası İlişkiler, İlahiyat / Teoloji, Edebiyat, Sinema, Tarih.
Eksiklerimizin ve yapamadıklarımızın farkındayız. Bunları zamanla telafi etmeye çalışacağız.
Savaşların olmadığı bir dünya talebi yanında klişe iyilik, sağlık, esenlik dileklerinin yer aldığı umut dolu bir yeni yıl dile getirilir her daim. Klişedir. Savaşlar susmaz, esen ve sağlık dolu bir hayat hiçbir zaman olmaz. Daha fazla okuma ve akademik üretim yapabileceğiniz yeni bir yıl dileğiyle.
Talha Dereci
Genel Yayın Yönetmeni
editor@sosyalbilimler.org
[…] önceki editör notunda duyurmuş olduğum karar üzerine her ay sonu Sosyal Bilimler çekilişle okurlarına bir kitap […]