1964’de Soğuk Savaşın çalkantılarını yaşayan insanlar, bu filmle, sadece bir atom bombası geliştirmenin insanlık için ne denli korkunç bir hata olacağını görmediler; aynı zamanda, Kubrick’le hemfikir oldular. New York Times eleştirmenlerinden Ruth Cain’in dediği gibi “Kubrick, insan ırkıyla, kendini aptal durumuna düşürebildiği için- dil, din, ırk, gözetmeksizin- istinasız hepimizle, dalga geçiyor.” Filmin gösterime girdiği dönemde, ABD, sadece Soğuk Savaş’ın değil, aynı zamanda bir artçı olarak Vietnam Savaşı’nın da gerilimi yükselten bir etken olarak ortaya çıktığı düşünülürse, paranoyanın hâkim olduğu bir dönemden geçiyordu. Böyle bir dönemde politik bir filmle gösterime girmek hayli cesur bir hareketti. Kamusal hissiyat, oldukça kırılgan olduğundan gösterim birkaç kere ertelendi. Başkan Kennedy’nin suikastinden birkaç ay sonra, dönemin sansür eğiliminden nasibini alarak, Columbia Pictures’ın başına eklediği bir feragatnameyle gösterime girdi: “Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri’nin konumu, bu filmde tasvir edilmekte olan olayların meydana gelmesini önleyecektir. Dahası, bu filmde konu alınan karakterlerin gerçek kişilerle herhangi bir ilgisi yoktur.”
Kubrick, Soğuk Savaş’a zemin oluşturan nedenleri ve kamusal gerilimi ateşleyen unsurları gözler önüne sererken, General Ripper şunları söyler: “Caydırıcılık, düşmanın zihninde saldırı korkusu yaratma sanatıdır.” Soğuk Savaş’ın tüm amacı, düşman ülkeyi daha güçlü nükleer silah programı uygulayıp onu kullanmakla tehdit ederek boyun eğmeye zorlamaktı. Kubrick’in filminin temelindeki bu korku, Başkan hava kuvvetlerinin haberleşilemeyen uçaklarının düşürülmesine izin verdiğinde ikiye katlanır. Plana göre, mürettebat ölünce, bomba atılamayacak ve Rusya’nın Kıyamet Günü Silahı’nın (nükleer bir tehdit söz konusu olduğunda otomatik olarak devreye giren bir silah) ateşlenmesinin dolayısıyla dünyayı etkileyecek bir nükleer felaketin önüne geçilecektir. Bu, ABD’nin deneyimlediği korkunun aynısıdır; nihayetinde, nükleer program sadece Ruslara korku salmak için devam ettiriliyordu. Kubrick, bu ikilemin aptalca ve tehlikeli olduğunu söyler; aynı zamanda, bir gerilim esnasında ve çatışmanın sözel doğası gereği hataya çok açık olduğunu ve dünya üzerindeki insan yaşamının son bulmasının an meselesi olabileceğini vurgular.
Dr.Strangelove, popüler kültüre ait referanslarıyla da dikkat çeker. Özellikle, kahramanların adları birer kinaye olarak karşımıza çıkar.
Jack D. Ripper | Ünlü İngiliz katil, filmde kaosu başlatan Generalin ismidir. |
Mandrake | 1934 yılında Lee Falk tarafından yazılan bir çizgi roman. Sihirbazların en büyüğü olarak bilinir. |
Buck Turgidson | İlk adı Damızlık bir hayvan soyadı ise kibirli anlamına gelir. |
Dimitri Kissof | Kiss–off deyimi, felaketin başlangıcı ya da ölüm anlamına gelir. |
Elçi Desadeski | Marquis de Sade’a atıftır. |
Tümgeneral T.J. King Kong | İlkel, yıkıcı, takıntılı bir arzuyla dolup taşan ünlü goril. |
Dr. Strangelove | Sapkın aşk |
Bombalar | Üzerlerine “Sevgili John ve Hu hu, selam” ibareleri kazınmıştır. |
Filme adını veren Dr. Strangelove karakteri sadece iki sahnede görülür: Birinci sahnede, ABD saldırısı başarılı olursa, Rus Kıyamet Günü Makinesinin misilleme yapacağını ve dünyanın yok olmanın eşiğine geleceğini açıklar. İkinci sahnede, ki bu, aynı zamanda final sahnesidir; radyoaktif serpintiden korunmak için derin maden kuyularına sığınılabileceğini, birkaç yüz bin insanın kurtarılabileceğini anlatır. Kimin kurtarılacağına ise bilgisayar karar verecektir. Yani sıradan insanların yeniden şekillenecek Amerikan Rüyası’nda yeri olmayacaktır. Bu düşüncesi, nasyonalizmi ve maltusçuluğu akla getirir; ne de olsa Doktor, Başkan’a sürekli Mein Führer nidasıyla seslenen eski bir Nazidir. Bu karakter, aynı zamanda son büyük dünya savaşının da hatırlatıcısı olarak hafızlarda yer edinir.
Kubrick, son derece tartışmalı, korkutucu bir konuyu, fars ve komedinin tarafsızlık ve masumiyetiyle ele alır. Film boyunca arka planda, önce savaş çıkaran Generalin odasında, sonra çatışan askerlerin üzerinde görülen “Barış bizim işimizdir.” yazısı, uçakları geri getirmek için belirlenmiş şifrenin “Yeryüzünde Barış” oluşu, Kıyamet Makinesini duyana kadar savaştan yana bir söylem içinde olan Turgudson’ın bombardıman iptal edilince “Ölüm meleklerinin çırpınmasını duyduk, bizleri şeytanın elinden aldın.” diye dua edişi gibi ironik unsurlar, kuşkusuz ki bürokrasinin ikiyüzlü tavrını vurgulayarak General Ripper’ın filmin başında söylediği sözü akla getirir: “Clemenceau, savaş, generallere bırakılamayacak kadar önemlidir demiş. Bundan 50 yıl önce haklı olabilirdi. Ama bugün, savaş, politikacılara bırakılmayacak kadar önemlidir. Onların ne zamanı, ne eğitimi ne de stratejik düşünceye meyilleri var.”
PS: Konuyla ilgili daha fazla okuma için ayrıca bakınız.
Zeynep Şenel Gencer
Sosyal Bilimler Platformu, Sinema Editörü
z.s.gencer@sosyalbilimler.org
Yasal Uyarı: Yayınlanan bu yazının tüm hakları Sosyal Bilimler Platformu’na (www.sosyalbilimler.org) aittir. Kaynak gösterilse dahi yazının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı, (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz.