Birçok insan internetin dünyayı demokratikleştirmeye yardımcı olacağını düşünüyordu. Daha fazla insan ve grup bilgiye erişebilecek ve tepeden tırnağa harekete geçme kabiliyeti, güç yoğunlaşmalarını gitgide zayıflatacaktı—en azından fikir buydu. Ancak gerçekte oldukça farklı olmuştur: İnternet dünyayı demokratikleştirmek yerine, yeni bölünmeler yaratarak ve aynı zamanda güç yapısını sağlamlaştırarak onu istikrarsızlaştırdı.
Bu, sosyolog Jen Schradie’nin The Revolution That Wasn’t adlı yeni kitabında anlattığı bir hikâye. Schradie, teknolojinin yalnızca oyun alanını beraberlemekte başarısız olduğunu değil, aslında “dijital bir aktivizm boşluğu yaratarak” kaş yapayım derken göz çıkardığını iddia ediyor. Güç ve organizasyon arasındaki farklılıkların, çalışan sınıf hareketlerini tabandan oyduğunu ve otoriter grupları cesaretlendirdiğini söylüyor.
Schradie ile bütün bunların olası sonuçları ve neden internetin toplumlarımızdaki en nüfuzlu güçlerin cephaneliğindeki başka bir silaha dönüştüğü konularında söyleştik. Sohbetimizin hafifçe düzenlenmiş metni aşağıdaki gibidir.
Sean Illing: Bence çoğu insan hâlâ internet ve sosyal medyayı her iki taraftaki politik aktörler tarafından sömürülebilecek tarafsız araçlar olarak görüyor. Bu yanlış mı?
Jen Schradie: İnternet bir araçtır ve bu anlamda nötrdür, ancak tıpkı geçmişten gelen diğer iletişim araçları gibi, daha fazla güce sahip, daha fazla kaynağa sahip, daha fazla organizasyona sahip insanlar bundan faydalanabilmiştir.
Televizyon gibi bir şeyi ele alalım. Teoride, bazı lisans sorunlarına rağmen, yeterince parası varsa herkes bir televizyon istasyonu satın alabilir —ama bu işler böyle yürümez. Tarafsızlık fikri internet için daha doğru gözüküyor çünkü bilgi dağıtmanın maliyeti televizyon veya radyo ya da diğer iletişim araçları gibi bir şeyden çok daha düşük. Bununla birlikte, internetten tam anlamıyla faydalanmak için hala oldukça zengin kaynaklara, zamana ve motivasyona ihtiyacınız var. Bunu yapmaya parası yeten, doğru dijital stratejiyi finanse edebilen insanlar, kendi lehlerine büyük bir dengesizlik yaratıyorlar.
Sean Illing: Dijital devrimin politik olarak tehlikeli olduğu ne zaman gözle görünür hale geldi?
Jen Schradie: Birkaç önemli değişiklik oldu. 2006, çok önemli bir andır. O zamanlar hâlâ internetin bu ütopik manzarasına sahiptik. O yıl, Time’ın “sizi” onların “yılın kişisi” olarak adlandırdığı yıldı. Ön kapakta bir bilgisayar monitörünün yansıması vardı ve bu sizin bir birey olarak çevrimiçi içerik yaratabileceğiniz ve bu yeni kamusal alana iştirak edebileceğiniz anlamına geliyordu. Birçok sosyal medya platformu ya o dolaylarda piyasaya sürüldü ya da kamuya mal oldu. Facebook o yıl kamu kullanımına açıldı; bu yüzden o yıl bu ütopik bakış açısı için gerçekten çok önemli bir yıldı.
2011 başka bir sarkaç salınımıydı; çünkü o, Arap Baharı’nın geliştiğini gördüğümüz ve tüm o Twitter ve Facebook devrimleri konuşmalarının olduğu yıldı. Ayrıca İspanya’da Indignados Hareketi ve ABD’de filizlenen Occupy Wall Street Hareketi vardı. İnternet tüm bunların büyük bir parçasıydı. Ama sonra ortalık darmadağın olmaya başladı. Gamergate Skandalı, cinsiyetçilik ve taciz patlaması ortaya çıktı. Edward Snowden ve küresel gözetleme konusunda ifşaatlar vardı. Ve sonra, tabii ki, 2016; Brexit Süreci ve Donald Trump’ın seçilmesiyle gerçekten battığımız yıldır. Fakat 2014’te dijital aktivizmi araştırıyordum ve birçok insanın düşüncelerine karşın, muhafazakârların ve otoriter güçlerin dijital alanın kontrolünü ele geçirdiğini düşündüm.
Sean Illing: Nedenmiş o? Muhafazakârlığın özünde onu dijital alanda daha etkili kılan doğal bir şey mi var? Yoksa bu boşluk sadece kaynak eşitsizlikleriyle mi ilgili?
Jen Schradie: Basit cevap, muhafazakârların muhtemelen daha fazla kaynağa sahip oldukları ve bundan faydalanmaya daha yatkın olmalarıdır. Diğer cevap ise, çevrimiçi aktivizmi teşvik etmek için gerekli olan dijital emeği angaje etmeyi kolaylaştıran hiyerarşik altyapılara sahip olma olasılıklarının daha yüksek olmasıdır. Başka bir deyişle, daha yukarıdan aşağıya organizasyonlara sahip olma eğilimindedirler ve bu da iş gücü dağıtmanın ve mesaj iletmenin daha etkili bir yoludur.
Gerçek ideolojinin kendisi açısından, muhafazakârlığın doğasında çevrimiçi reklam yapmayı kolaylaştıran bir şey olduğunu düşünüyorum. Muhafazakârlar, özellikle özgürlük gibi basit ve net mesajlara odaklanma eğilimindedir. Sol, bu genel hüsniyet fikrine odaklanma eğilimindedir. Muhafazakârlar saldırılarında, diyelim ki Obamacare’e karşı olanlarda, genellikle tekildir. Sol çok çeşitli ses yelpazeleri ister. Sol, birçok farklı insanı ve birçok farklı meseleyi dahil etmeyi isteme eğilimindedir ve sonuç iletişim kurmanın daha zor olduğu karışık bir mesajdır.
Sean Illing: Muhafazakârlar, bir tür eziyet çılgınlığından yararlanıyor gibi görünüyor. Kendilerini ana akıma karşı bir tepki olarak nitelendirdikleri için, politik doğruluk çağında “hakikatçılar” oldukları için içerikleri, daha hızlı çevrimiçi yayılıyor, yani alternatif haberlerin sitesi. Çünkü kendilerini ana akıma karşı bir tepki olarak nitelendiriyorlar, çünkü onlar bir siyasi doğruculuk çağında “doğruyu söyleyenler”, onların içerikleri, ki bu da alternatif haber sitelerinin ta kendisidir; çevrimiçi olarak daha hızlı yayılıyor.
Jen Schradie: Açıkçası bu, bunu anlatmanın harika bir yolu. Ve bence bu önemli bir nokta.
Sean Illing: Sol ve sağ interneti esasen farklı yollarla mı kullanıyor? Farklı şekilde mi iletişim kuruyorlar? Farklı şekilde mi örgütleniyorlar ya da çapraz tozlaşıyorlar?
Jen Schradie: Muhafazakârlar ve liberallerin her ikisi de kendi filtreleme baloncuğu versiyonlarına sahipler ancak ben bu baloncukların niteliksel olarak çok farklı olduklarını buldum. Sol, birçok insanı örgütlemekle ve çok katılımcı bir yolla açığa çıkarmakla ilgileniyor. Farzımuhal, sıkça sendika toplantısından sonra bir araya gelen, dayanışma içinde yumruklarını yükselten, daha fazla insan kalabalığı ve daha fazla etkinlik fotoğrafı gördüm. Sağda daha yaygın olan şey, ulusal meselelere, memlere ve makaleleri yorumlarla paylaşmaya daha büyük bir odaklanmaydı. Tabandan seferberliğe daha az vurgu vardı. Tesiri etkili farklılık da buydu.
Örneğin, araştırmamın çoğunu yaptığım Çay Partisi ve Kuzey Carolina’daki diğer aşırı sağ gruplar, ulusal politikalarla yerel olaylardan daha fazla ilgileniyorlardı.
Sean Illing: Diğer taraftan, dijital çağda aktivizm daha kolay çünkü izleyici / dinleyici / okuyucu kitlesine ulaşabilir ve onları harekete geçirebilirsiniz, bununla birlikte, diğer taraftan, bu, her şeyi önemsizleştiriyor gibi görünen bir şekilde katılım engelini düşürdü.
Jen Schradie: Hashtag aktivizminin tek başına çok sınırlı olduğunu kabul ediyorum. İnternetle ya da o olmadan sosyal hareketler inşa etmek, yaratmak ve yaymak her zaman çok uğraştırmıştır. Hashtagler internete yayıldığında bile genellikle arkasında çok fazla çalışma vardır. İster #MeToo hareketinden veya isterse diğer sosyal hareketlerden bahsedelim, re-tweet edilen tweetlere, insanların hayal gücünü yakalayanlara dikkatle bakarsanız, bunlar sıklıkla belirli bir duruşu olan insanların veya ünlülerindir. Ve onlar için o noktaya gelebilmek çok çalışma gerektirir.
Şimdilerde, öncelikle, belki ünlü bir aktöre ya da aktriste veya çok politik nüfuza sahip olmayan bir politik hareket için o hashtagi çevrimiçi olarak yaymak için ihtiyaç duyacakları şey; ya bir gönüllü ordusu, muhtemelen bir robot ordusu, ya da olay yerinde çevrimdışı bir örgütlenmedir. Ve yine, o tür bir iş çıkarmak çok fazla paraya ve kaynağa mal olur.
Sean Illing: İnterneti demokrasiye karşı varoluşsal bir tehdit olarak görüyor musunuz?
Jen Schradie: Bu harika bir soru. İnternetin, varoluşsal ya da değil, demokrasiye karşı bir tehdit olduğunu düşünmüyorum; çünkü onu, iyilik ya da kötülük için kullanılabilecek bir araç olarak görüyorum.
Sean Illing: Fakat kontrol edilebilir bir araç mı?
Jen Schradie: Ne demek istediğinizi anlıyorum. Bence araç toplumumuzda olanları daha kapsamlı bir biçimde yansıtıyor. “En nihayetinde bu, araçla ilgili değil; toplumumuzdaki bazı insanlara diğerlerine göre avantajlar sağlayan eşitsizliklerle ilgilidir.” Ve bu eşitsizlikler, internete sahip olsak da olmasak da her zaman kendilerini gösterecektir. Bu yüzden sanırım, araçların kendilerine çok fazla güç bahşetmekte biraz tereddüt ediyorum.
Sean Illing: Sanal politikanın geleceği nasıl görünüyor? Nereye gidiyoruz?
Jen Schradie: Pekâlâ, eğer onu güden yapısal eşitsizlikler konusunda ciddiyetle düşünmeden dijital teknolojinin bu eşitlikçi alan olduğunu tasavvur etmeye devam edersek, o zaman sorunlarımızın daha kötüye gideceğini ve dijital aktivizm uçurumunun derinleşeceğini düşünüyorum.
Facebook’un iyileştirildiğini görmek ve eğer Facebook’a ikâme, kâr gözetmeyen açık kaynaklı bir sosyal medya yaratabilseydik harika olurdu. Buna katılmaktan mutlu olurdum ve çok daha iyi durumda olacağımızı düşünüyorum. Sonuçta, eğer dijital teknolojinin insanların elinde olmasını istiyorsak, sosyal sınıf eşitsizliklerini irdelemek zorunda kalacağız. Bu, tüm diğer eşitsizliklere yol açan eşitsizliktir ve bunun üzerine gitmek zorundayız.
This article was originally published at Vox.
Çeviri: Zeynep Şenel Gencer
Sosyal Bilimler / Çevirmen, Yayın Koordinatörü
zeynep@sosyalbilimler.org
Kaynak: Sean Illing / Link
Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazı Türkçeye yabancı dilden sosyalbilimler.org tarafından çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlali söz konusu olduğunda; sosyalbilimler.org, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve sosyalbilimler.org’un editöryal politikasını yansıtmayabilir.