Sosyal Bilimler | Kayda Değer Akademik Metinler

Sosyal Bilimler

Kanıt Olmadan İnanmak Her Daim Ahlaki Açıdan Yanlıştır - Sosyal Bilimler
Sosyal Bilimler

Kanıt Olmadan İnanmak Her Daim Ahlaki Açıdan Yanlıştır

Muhtemelen William Kingdon Clifford‘u hiç duymamışsınızdır. Büyük filozoflardan biri değil -belki de 33 yıl gibi kısa bir zamanda hayata veda ettiği için- ama fikirleri paralel ve yapay zekanın hüküm sürdüğü dijital çağımıza daha fazla hitap eden birini düşünemiyorum. Bu size en ünlü felsefi eseri yaklaşık 150 yıl önce yayınladığı bir denemesi olan Victoria dönemi İngiltere vatandaşı hakkında konuştuğumuzdan daha garip gelebilir. Ancak, gerçeklik Clifford ile ortaya çıkıyor. Oldukça abartılı olan bir ifadesinde, “yeterli kanıt olmasa da herhangi bir şeye inanmanın her zaman, her yerde ve herkes için yanlış olduğu” iddiasının artık abartı değil de teknik gerçeklik olduğunu söylemektedir.

The Ethics of Belief  [İnanç Etiği – 1877] adlı eserinde Clifford, neden duyarlı bir şekilde inanmamız, yani sadece yeterli kanıtımız olduğunda ve dikkatlice araştırdığımızda inanmamız için ahlaki bir zorunluluğumuz olduğuna dair üç argüman sunar. İlk argümanı, inançlarımızın eylemlerimizi etkilediğine dair basit bir gözlemle başlar. Herkes davranışlarımızın, dünya üzerine hakikat olarak düşündüğümüz şeyle —yani inandığımız şeyle— şekillendiğini kabul eder. Dışarıda yağmur yağdığına inanıyorsam, yanıma bir şemsiye alırım. Taksilerin kredi kartı kabul etmediklerine inanıyorsam, birine binmeden önce nakit param olduğundan emin olurum. Ve hırsızlığın yanlış olduğuna inanıyorsam, mağazadan çıkmadan önce aldıklarımın parasını öderim.

İnandığımız şey o zaman büyük ölçüde pratik bir öneme sahiptir. Fiziksel veya sosyal gerçeklerle ilgili yanlış inançlar, bizi en olmadık durumlarda hayatımızı tehdit edebilecek kötü alışkanlıklara yönlendirir. Şarkıcı R Kelly I Believe I Can Fly (1996) şarkısının sözlerine gerçekten inansaydı, şu an hayatta olmazdı. Bunu size garanti edebilirim.

Ancak, burada söz konusu olan sadece kendimizi korumamız değildir. Sosyal hayvanlar olduğumuzdan dolayı, hareketlerimiz çevremizdekileri etkiler ve yanlış inançlarımız, yakın çevremizdeki insanları tehlikeye sokar. Clifford’un uyardığı gibi: “Hepimiz yanlış inançların desteklenmesinden, sürdürülmesinden  ve onların yol açtığı ölümcül yanlış eylemlerden dolayı yeterince sorun yaşıyoruz…” Kısacası, inanç oluşumunun özensiz uygulamaları etik olarak yanlıştır çünkü —sosyal olarak— bir şeye inandığımız zaman, risk çok yüksektir.

Bu ilk argümana yapılabilecek en doğal itiraz şudur; bazı inançlarımızın başkaları için yıkıcı olabilecek eylemlere yol açtığı doğru olsa da, gerçekte inandıklarımızın çoğunun diğer insanlar için önemsiz olduğunu düşünüyoruz. Böyle olunca da, Clifford’ın iddia ettiği gibi her durumda yetersiz kanıtın gerginliğe neden olduğuna inanmak yanlıştır. Bence eleştirmenler haklıydı —haklıydı evet— ama artık değiller. Hemen herkesin inançlarının minimum maliyetle, küresel bir izleyici kitlesine anında paylaşılabilir olduğu bir dünyada, her bir inanç gerçekten Clifford’un hayal ettiği şekilde bir sonuca neden olmaktadır. Bunun hala abartı olduğuna inanıyorsanız, Afganistan’daki bir mağarada yaratılan inançların New York, Paris ve Londra’da yaşamları sona erdiren eylemlere nasıl yol açtığını düşünün. Ya da sosyal medya yayınlarınızdaki saçma sapan şeylerin kendi günlük davranışlarınızda ne kadar etkili olduğunu düşünün. Bugün yaşadığımız bu dijital global köyde, sahte inançlar daha geniş bir sosyal ağ yaratıyor, bu yüzden Clifford’un argümanını ilk ifade ettiğinde abartılı bulunabilirdi, ancak bugün artık kesinlikle öyle değil.

Clifford’un ikinci argümanı ise; her zaman yetersiz kanıtlara inanmanın yanlış olduğu konusunda. Kötü inanç oluşumları dikkatsiz ve saf destekçilere dönüşmemizi sağlamaktadır. Clifford bunu şöyle ifade ediyor: “Küçük ve eksik görünen ve gerçek olmayan bir inanç oldukça önemsizdir, bizi benzerlerini duymaya hazırlar, daha önceden kendine benzeyenleri doğrular ve başkalarının gerçekliğini bozar böylelikle de en gizli düşüncelerimizde ve bir gün belirgin bir olayda patlayıp karakterimizde bir iz bırakır.” Clifford’un uyarısını birbirine bağlı dönemlerimize aktarırsa, bize söylediği şey, dikkatsiz inanmanın bizi sahte haber yazarları, komplo teorisyenleri ve şarlatanlar için kolay bir av haline getirdiğidir. Ve kendimizi bu sahte inançların barınağı haline getirmek ahlaki olarak yanlıştır, çünkü gördüğümüz gibi, toplum için bu hatanın maliyeti yıkıcı olabilir. Epistemik farkındalık, bugün olduğundan çok daha değerli bir erdemdir, çünkü çelişkili bilgiyi ele geçirme ihtiyacı katlanarak artmıştır ve bir güvenilir olma riski bir akıllı telefonun sadece birkaç dokunuşunda saklıdır .

Clifford’un delil olmadan inanmanın ahlaki olarak yanlış olduğuna dair üçüncü ve son argümanı, inanç aktarımcıları olarak bünyemizde, kolektif bilgiyi kirletmemek için ahlaki bir sorumluluğumuz olduğudur. Clifford’in zamanında, inançlarımızın ortak bilginin “değerli barınak”larına dokunma şekli esas olarak konuşma ve yazmaydı. Bu iletişim kurma kapasitesi nedeniyle, ‘sözlerimiz, deyimlerimiz, biçimlerimiz ve süreçlerimiz ve düşünce biçimlerimiz’ “ortak mülkiyet” haline gelir. Bu “yadigar”a yanlış inançlar ekleyerek çökertmek, onun söylediği gibi, ahlaksızlıktır, çünkü herkesin yaşamı, bu hayatî, paylaşılan kaynağa dayanır.

Clifford’un son argümanı doğru olsa da, barındırdığımız her küçük yanlış inancın ortak bilgiye yönelik ahlaki bir şey olduğunu iddia etmek yine de abartılı görünüyor. Ancak gerçeklik, bir kez daha Clifford’ın düşüncesi ile aynı doğrultuda ve sözleri kehanet gibi görünmektedir. Bugün, gerçekten tüm bağlılıklarımızın titizlikle eklendiğine dair küresel bir inanç barınağına sahibiz: Buna Büyük Veri (Big Data) denir. Twitter’da aktif bir kullanıcı paylaşımı yapmanıza ya da Facebook’ta takılı kalmaya devam etmenize bile gerek yok. Gerçek dünyada yaptığımız işlerin gittikçe daha da fazlası kaydediliyor, dijitalleştiriliyor ve oradaki algoritmalar, bir görüşü ifade etmeden önce bile inandıklarımızı kolayca ortaya çıkartabiliyor. Buna karşılık, bu devasa inanç havuzu, bizim için ve bizim hakkımızda kararlar vermek için algoritmalar tarafından kullanılıyor. Buna ek olarak sorularımıza cevap ararken ve yeni inançlar kazanırken arama motorlarının faydalandığı kaynaklar aynı. Yanlış maddeleri Büyük Veri tarifine ekleyin, elde edeceğiniz büyük olasılıkla toksik bir çıktıdır. Eleştirel düşünmenin ahlaki bir zorunluluk olduğu ve zamanın talihsiz bir günah olduğunu belirten bir zaman olsaydı, bu şimdiki zaman olurdu.

 

This article was originally published at Aeon.

Çeviri: Öznur Uçan
Sosyal Bilimler / Çevirmen
oznur.ucan@sosyalbilimler.org

Kaynak: Francisco Mejia Uribe / Aeon
Believing without Evidence is Always Morally Wrong


Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazı Türkçeye yabancı dilden sosyalbilimler.org tarafından çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlali söz konusu olduğunda; sosyalbilimler.org, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve sosyalbilimler.org’un editöryal politikasını yansıtmayabilir.

sosyalbilimler.org’da yayımlanan metin, video ve podcastlerin paylaşıldığı Telegram grubuna katılmak için buraya bakılabilir. Söz konusu grubun, kuruluş nedeni, işleyiş, güvenlik hususu, sorumluluklar ve diğer detaylar için bu sayfa incelenebilir.


sosyalbilimler.org'da yayımlanan çalışmalar ile ve yeni çıkanlar arasından derlenen kitapların yer aldığı haftalık e-posta bültenine ücretsiz abone olmak için bu sayfa incelenebilir.

Telegram Aboneliği


sosyalbilimler.org’da yayımlanan metin, video ve podcastlerin paylaşıldığı Telegram grubuna katılmak için buraya bakılabilir. Söz konusu grubun, kuruluş nedeni, işleyiş, güvenlik hususu, sorumluluklar ve diğer detaylar için bu sayfa incelenebilir.

sosyalbilimler.org’a Katkıda Bulunabilirsiniz.

sosyalbilimler.org'da editörlük yapabilir, kendi yazılarını yayımlayarak blog yazarımız olabilir veya Türkçe literatüre katkı sağlamak amacıyla çevirmenlik yapabilirsin. Mutlaka ilgi alanına yönelik bir görev vardır. sosyalbilimler.org ekibine katılmak için seni buraya alalım!

Bizi Takip Edin!

Sosyal Bilimleri sosyal ağlardan takip edebilir, aylık düzenlenen kitap çekilişlerimize katılabilirsiniz.