Yakın zamanda Japonya’ya yaptığım bir seyahatte, Japon hümanistik psikolojisinin uzun süredir öncülerinden olan Shoji Muramoto’yu, bu psikolojik düşünce dalının geçmişi, bugünü ve geleceği hakkındaki görüşlerini sunması için davet ettim. İşte onun çalışmasından kesitler:
A. Hümanistik psikoloji, tarihsel olarak pek çok varyasyonu olan hümanizmin Amerika’daki uzantısıdır. Hümanistik psikolojinin başlıca kurucularının (Abraham Maslow, Rollo May ve Carl Rogers) hepsi Amerikalıydı ve onların halefleri de çoğunlukla Amerikalı psikologlardı.
Bu nedenle hümanistik psikolojiye uygulanan “üçüncü dalga” ifadesi yalnızca Amerikan psikolojisinin tarihsel bağlamında anlamlıdır. Avrupa’daki muadili olan varoluşçu psikoloji ya da varoluşçu analiz, Rollo May’in ufuk açıcı Existence: A New Dimension in Psychiatry and Psychology [Varoluş: Psikiyatri ve Psikolojide Yeni Bir Boyut] kitabına rağmen Journal of Humanistic Psychology‘deki [Hümanistik Psikoloji Dergisi] makalelerde nadiren yer almaktadır.
Hümanistik psikolojinin, insan mutluluğu arayışını gerçekleştirme ya da en azından teşvik etme iddiasındaki yöntem arayışında ifadesini bulan, esasen iyimser ve uygulama odaklı duruşu, Amerikan kültürünün karakteristik bir özelliği gibi görünmektedir. Bununla birlikte, hümanistik psikolojinin tarihsel olarak Amerikan psikolojisi içinde bir tür karşı hareket olarak ortaya çıktığını belirtmek önemlidir. Amerikan kültüründeki baskın muhafazakâr değerlere (bireysel uyum, toplumsal uyum, duygusal korumacılık) açıkça meydan okumuştur, ancak bu meydan okumadan doğan şey, daha önceki herhangi bir Amerikan entelektüel geleneğinden daha benzersiz bir şekilde Amerikan olmuştur.
B. Hümanistik psikologlar tarafından paylaşılan değerler, Journal of Humanistic Psychology‘nin her sayısında insan doğasına ilişkin beş önermede özlü bir şekilde formüle edilmektedir: 1. bütüncüllük; 2. özellikle insani ve ekolojik bağlamda var olma; 3. seçim ve sorumluluk; 4. bilinç ve kişilerarası bağlamın farkındalığı ve 5. amaçlılık.
Bu değerler çerçevesinde günümüz Japon insanını değerlendirmek mümkün. Kişisel izlenimlerime göre, birinci, ikinci ve dördüncü önermelere sempati duyuyor ve bunları memnuniyetle karşılıyor gibi görünüyorlar ancak psikolojik gelişimleri için üçüncü ve beşinci önermeleri daha güçlü bir şekilde benimsemeleri gerekiyor. Bu açılardan mükemmel olan tarihi veya kurgusal figürler Japon kitle iletişim araçlarında kahraman olarak popüler olsa da bu figürler Japon halkı tarafından gerçek yaşam için nadiren model olarak seçilmektedir. Neden mi? Çünkü fantezi ve gerçeklik arasındaki uçurumu kanıksamışlardır ve bu uçurumu kapatmaya çalışmak onlar için neredeyse düşünülemez bir şeydir. Daha geniş anlamda bu sorun, hümanist psikolojiyi canlandıran demokrasinin nispeten zayıf gelişimiyle ilgilidir.
C. Japon ya da Doğu perspektifinden bakıldığında, hümanistik psikoloji insan varoluşunun sıklıkla çatışan yönlerine karşı duyarlılıkta yetersiz görünmektedir: iyi ve kötü, güç ve zayıflık; bilgelik ve aptallık, şefkat ve zalimlik, akıl ve duygu, soyut düşünce ve duygular; teori ve pratik vb. Bu entelektüel bir eksikliktir, çünkü belirsizliğin işlevi hem olumlu hem de olumsuz olabilir.
Hümanistik psikoloji içinde bu nokta, Tom Greening’in editörlüğündeki American Politics and Humanistic Psychology [Amerikan Siyaseti ve Hümanistik Psikoloji] çalışmasında olduğu gibi, bir tarafta Carl Rogers, diğer tarafta Martin Buber ve Rollo May arasında tartışılmıştır. Bu nedenle, özellikle Japon ya da Doğulu bir bakış açısı olmayabilir.
D. Bir üstteki maddemin bir sonucu olarak, hümanistik psikolojinin, karşıtlıkları tanıyan ve sentezleyen üçüncü unsurun kendi dinamiklerinden ortaya çıkmasına izin veren diyalektik düşünceyi detaylandırması veya entegre etmesi gerekir. Etkili hümanistik uygulama için gerekli olan hümanistik teori inşasında tipoloji de eksiktir. Mantıksal anlamda, genel olarak insanlar ve özel olarak bireyler arasında psikolojik bir tip mevcuttur.
Genel olarak insanlar düzeyinde, hümanistik psikolojideki söylemimiz yalnızca soyut düzeyde kalırken, özel olarak bireyler düzeyinde, genellikle meraktan biraz daha fazlasını ifade eder ve sezgisel olarak bize insanların farklılığına ilişkin bir bakış açısı sağlar. Edebiyat ve filmlerdeki karakterler, onlar olmadan kim olduğumuzu ve olabileceğimizi somut olarak anlayamayacağımız tiplerdir. Örneğin, gerçekte hiçbir yerde var olmamış Hamlet, Don Kişot ve Faust’un edebi varlığı olmasaydı, insan hayatına bakışımız ne kadar zayıf ve sığ olurdu!
E. Hümanist psikoloji de dahil olmak üzere hümanizmin her bir versiyonu, insanın temel doğasına ilişkin bir anlayış varsayar. Hayvanlardan farklı olarak insan doğasının özüne, 20. yüzyılın başlarında Max Scheler tarafından ifade edilen felsefi antropolojinin gelişimini hızlandıran materyalizm ve evrim teorisi tarafından meydan okunmuş olsa da, Kirk Schneider’in The Spirituality of Awe [Huşû Duymanın Tinselliği] adlı kitabında işaret edildiği üzere, bilim ve teknolojinin hızlı ilerlemesinin tehdit ettiği, insanlar ve makineler ya da daha geniş anlamda gerçek ve sanal gerçeklikler arasındaki ayrımı giderek belirsizleştiren çağımızda aynı sorunun ciddi ve keskin bir şekilde ele alınması gerekmektedir.
Hümanistik psikoloji, yukarıda bahsedilen beş önermesiyle yetinmeksizin, bu sorunu ele alıp incelemeli ve 21. yüzyılda dünyanın her köşesindeki insanlar için tam anlamıyla geçerli olacak bir vizyon sunmalıdır.
Anahtar Noktalar
- Hümanistik psikoloji, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra iyimser bir dönemde doğmuş, benzersiz bir Amerikan düşünce sistemidir.
- Abraham Maslow gibi fikir öncüleri Amerikan kültürünü büyük ölçüde etkilemiş olsa da, hümanist psikoloji henüz küresel anlamda büyük bir ilerleme kaydedememiştir.
- Japon veya daha geniş bir Asya perspektifinden baktığımızda, hümanist psikolojinin cazibesini artırmak için üstesinden gelinmesi gereken zayıf noktalar bulunmaktadır.
Referanslar
Greening, T. (1984). American politics and humanistic psychology. Dallas, Tx: Saybrook.
Schneider, K. (2021). The spirituality of awe. Colorado Springs,CO: University Professors Press.
Bu yazı Talha Dereci tarafından sosyalbilimler.org’da yayımlanmak üzere Türkçeye çevrilmiştir.
Orijinal Kaynak: Hoffman, Edward. (2022, November 12), “A Japanese Perspective on Humanistic Psychology,” Psychology Today. Atıf Şekli: Hoffman, Edward. (2022, Kasım 13). “Hümanistik Psikolojiye Yönelik Japon Yaklaşımı” Çev. Talha Dereci, Sosyal Bilimler. sosyalbilimler.org/humanistik-psikolojiye-japon-yaklasimi Kapak Resmi: Neil Maccormack (2018) Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazı Türkçeye yabancı dilden sosyalbilimler.org çevirmenleri tarafından çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlâli söz konusu olduğunda; sosyalbilimler.org, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve sosyalbilimler.org’un editöryal politikasını yansıtmayabilir. |