Doğa bilimlerinde pozitivizm son iki asrın vazgeçilmezi olmuştur. Bilim, pozitivizm tesirinde metafizikten ve teolojiden soyutlanmıştır ve uzayın keşfinden bilgisayarlara, eskiden hayal dahi edilemeyecek nimetler sunmuştur. Doğa bilimlerinde ve analitik bilimlerde bu kadar sükse yapan pozitivizm edebiyatta, sanatta ve pek çok sosyal bilimde aynı derecede çığır açmamıştır. Hukuki pozitivizmin yüzyılı aşkın seyri ise hiçbir bilim dalındakine benzememekte, hatta bir öğreti olarak ‘ne idüğü’ bile bazen tartışma konusu olmaktadır.
Hukukun, pozitivizmle imtihanındaki en can alıcı meselelerden biri şudur: insanlar neden hukuka uyar? Hukuk, ahlaka dayandığı için mi yoksa hukuk, bir buyruk olduğu için mi? Geçmişte bu soruya keskin cevap verenlerin hepsi bir antitezle karşılaşmıştır. Devlet yaptırımı olmadan, sırf ahlaka dayalı bir hukuk anlayışının her şeyden önce objektif olması çok zordur zira ahlak, hukuk gibi kodifiye ederek nesnelleştirilen bir toplumsal yaşam düzeni değildir. Öte yandan sırf otorite buyruğudur diye insanların hukuku vicdan testinden geçirmemesi de düşünülemez. Otoritenin, buyruklarında ahlakiliğe dair göstermelik de olsa gerekçe olmazsa o sisteme de hukuk denemez.
Ne var ki yukarıdaki soru ve ona verilen iki cevap gerçek anlamda doğal hukuk-pozitif hukuk çatışması değildir. Sadece söz konusu çatışmayı belirginleştirmek için iki görüşün karikatürize edilerek, marjinalleştirilerek ifade edilmiş halidir. Gerçek çatışma şu konu üzerindedir: Hukuku ahlaktan bağımsız olduğunu ortaya koymak ve bilim haline getirmek mümkün müdür? Hukuk, ahlakla zorunlu bir bağı olmaksızın, nesnelleşmiş buyrukların esas alındığı bir bilim olarak incelenebilir mi? Hukuki pozitivizmin temel kaygısı budur. Doğal hukuk görüşünün temel kaygısı ise hukukun bilimsel nitelik kazanırken esas işlevi olan adaleti kaybetmemesidir. Mümkünse hukukun adalet işleviyle bilimselliğini bir arada götürmek ama bilimsellik uğruna adalet hedefinden ve dolayısıyla vicdan ölçütünden vazgeçmemek temel bir kaygıdır.
Bu iki soru ve cevabı “ortayı buldukça” karmaşıklaşmaktadır. Bu iki görüş birbirleriyle girdiği diyalektik çerçevesinde birbirleriyle uzlaşma noktaları buldukça yukarıdaki ele aldığım karikatürize marjinalliklerden sıyrılmaktadır. İşte İngiliz hukuk felsefecisi Hart’ın hukuk felsefesine en büyük katkısı, Pozitif Hukuk anlayışına, Doğal Hukukçuların içine en iyi sinen çerçeveyi çizmiş olmasıdır. Söz konusu eser Hart’ın bunu nasıl yaptığını en can alıcı metinler üzerinden göstermektedir.
H.L.A. Hart ve Hukuk-Ahlak Ayrımı adlı eser, Hart’ın hukuki pozitivizm davasını çok yönlü biçimde ele alarak okuru doğal hukuk-hukuki pozitivizm tartışmalarının derinliklerinde selametle gezdiriyor. Bu kitap sayesinde hukuki pozitivizm-doğal hukukçuluk tartışmalarının odak noktasında yer alan görüşlere vakıf olmak mümkün.
Kitabın içeriğini şu tezler oluşturuyor:
1- Hukuk ile ahlak arasında net bir sınır çizilmesi gerekir: H.L.A. Hart’ın Hukuk Kavramı kitabının da yazarı olan Şule Şahin Ceylan, o zaman için devrim niteliğinde olan, Hart’ın hukukla ahlakın birbirine bağımlı olmadan ama gereğinde etkileşimde bulunarak ele alınmasının mümkün olduğuna dair görüşünü onun tüm savlarıyla ele alıyor ve bunu 1850’lerde başlayan hukuki pozitivizmle temellendiriyor.
2- Hukuki meseleler ahlaki meselelerden farklı yargılama yöntemleri gerektirir: Yakın zamanda ünlü pozitif hukukçu Kelsen’in Saf Hukuk Kuramı’nı literatürümüze kazandıran Ertuğrul Uzun, makalesinde zamanının Büyük Britanya’sında polemik konusu olan eşcinselliğin ve hayat kadınlığının yaptırımına dair Hart’ın hukuk-ahlak ayrımını ortaya koyarak getirdiği bakış açısını özetliyor. Bu tür yargılarda hukuksuzluğun mu yoksa ahlaksızlığın mı cezalandırıldığını tartışan Hart, ahlaki yargılarla hukuki yargıları ayırmanın mümkün ve de önemli olduğunu göstermektedir.
3- Hukuki pozitivizme Orhan Kemal’in Bekçi Murtaza’sı misali vurulan ‘kanun kanundur’culuk yaftası haksızdır: Hukuki pozitivizm, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kinci Muhbir vakası üzerinden, adeta savaş suçlularından biriymişçesine yargılanmıştır. Radbruch formülüyle alevlenen tartışma üzerine Hart’ın kaleme aldığı ve esere Ertuğrul Uzun çevirisiyle kazandırılan makalede Hart, bu davaya dair yaptığı analizde pozitif hukuka, sonraki yıllarda akademide yaygın kabul görecek olan, alışılmışın dışında bir perspektif kazandırıyor.
4- ‘Kanun kanundur’culuğa karşı bir hukuki pozitivist olarak vardığı sonucun aynısına doğal hukuk yoluyla daha doğru bir şekilde varmak mümkündür: Radbruch Formülü kitabının da yazarı olan Sevtap Metin’in çevirdiği bu reddiyede Lon L. Fuller, adalet sonucuna hizmet etmeyen hukukun ‘ahlakla çelişen hukuk’ olarak nitelenmesini yetersiz bularak, insanları hukuka itaat etmeye itenin ahlak olduğunu açıklayarak hukukta ahlakın vazgeçilmezliğini açıklıyor.
5- Doğal hukuk anlayışının en temel enstrümanı olan doğal haklar, hukuk değil ahlak alanına düşer: Oğuzhan Bekir Keskin’in çevirdiği makale Hart, doğal hakların (ki kast ettiği özellikle özgürlüktür) bilimsel açıdan hukukun mutlak bir gereği olmadığını açıklamaktadır. Doğal haklara karşı çıkmamakla birlikte Hart, bu hakların varlığının, adalet ilkesinin var sayılmasına muhtaç olduğunu ve hukuk biliminde böyle bir varsayımın zorunlu olmadığını anlatmaktadır. Hart adalet ilkesini inkar etmez; ahlak ve örf adet destekli asgari bir doğal hukuk içeriğini ve dolayısıyla yaşam hakkını, yaşam hakkından çıkan hakların adalet için gerekli olduğu gerçeğini tanır ama bunları “hukuk” kavramının değil “adalet” kavramının olmazsa olmazları sayar.
Burçin Aydoğdu
baydogdu@gmail.com
- Eser Adı: H. L. A Hart ve Hukuk – Ahlak Ayrımı
- Editör: Sercan Gürler
- Yayınevi: Tekin Yayınevi
- Basım Tarihi: 2015
- Sayfa Sayısı: 240
- ISBN: 9789944611077
Yasal Uyarı: Yayınlanan bu yazının tüm hakları Sosyal Bilimler Platformu’na (www.sosyalbilimler.org) aittir. Kaynak gösterilse dahi yazının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı, (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz.