Sosyal Bilimler | Kayda Değer Akademik Metinler

Sosyal Bilimler

Emil Mihai Cioran'ın Türkçeye Kazandırılan Kitapları - Sosyal Bilimler
Sosyal Bilimler

Emil Mihai Cioran’ın Türkçeye Kazandırılan Kitapları

Burukluk / Metis Yayınları

“Her düşünce bir tebessüm yıkıntısını andırmalıdır.”

“Kendini çekilmez kılmayı bilmeyen kimse yalnızlığına göz kulak olamaz.”

Cioran’ın parçalarla yazdığında ne kadar yıkıcı olabileceğine tanık oluyoruz bu kitapta. Bir ilerleme kaygısıyla yazılan metinlerin dışına çıkıp aforizmalarla yazması, bize onun düşünsel kaygılarından haber veriyor. Yıkıcı üslubuyla insanlık tarihini parçalıyor.

Fransızcası Syllogismes de l’amertume (Hüzün Kıyasları) olan kitabı, Türkçede Burukluk olarak okuyoruz. 1993’te basılmasının ardından 2011’de yeniden yayımlanmaya başlıyor.

“Vaktiyle, Hakikat’in peşine düşecek kadar safken, epey yöntemi sıradan geçirmiştim – boşuna. Kendimi kuşkuculuğun içinde pekiştirmeye başlıyordum; o sırada, en son çare, Şiir’i yoklama fikri geldi aklıma: Kim bilir belki istifade edebilirdim, belki keyfiliğinin ardında nihai bir ifşaat gizliyordu. Yanıltıcı çare! Yadsımada benden de ileri gitmişti; belirsizliklerimi bile kaybettirdi bana.”

  • Eserin Orijinaldeki Telif Tarihi: 1952
  • Türkçeye İlk Çevrildiği Tarih: 1993
  • Çevirmen: Haldun Bayrı
Çürümenin Kitabı / Metis Yayınları

“Fikir beklentisi içinde yaşarım; onu önceden hissederim, kuşatırım, ele geçiririm – ve onu dile getiremem, elimden kaçar, henüz bana ait değildir.”

“Filozof aleyhtarı olduğumdan, ilgisiz her fikirden nefret ederim: Her zaman hüzünlü değilimdir, dolayısıyla her zaman düşünmem. Fikirlere baktığım zaman, bana şeylerden bile daha yararsız görünürler; ayrıca sadece büyük hastaların zırvalarını, uykusuzluğun geviş getirmelerini, devasız bir ürküntünün parıltılarını ve iç çekişlerle dolu şüpheleri sevmişimdir.”

Aldığı bursla Fransa’ya yerleşip Paris’te bir çatı katında yaşamaya başlayan bir sokak filozofunun Fransızca yazılmış ilk kitabı: Çürümenin Kitabı. Adı ilk duyulduğunda kimya kitabı sanılmıştı – bir nevi öyle: alışık olduğumuz, üzerinde karar kıldığımız her kanının yıkıldığı, çözüldüğü bir kitap. Cioran’la çarpışma olanağını bulduğumuz bu kimya kitabı, bizleri iyimserliklerimizden vazgeçiriyor, uykumuzdan uyandırıyor.

  • Eserin Orijinaldeki Telif Tarihi: 1949
  • Türkçeye İlk Çevrildiği Tarih: 2000
  • Çevirmen: Haldun Bayrı
Doğmuş Olmanın Sakıncası Üstüne / Metis Yayınları

“Çok yücelttiğimiz biri kendisine yakışmayan bir şey yaptığında bize daha yakın olur. Bizi saygı sıkıntısından kurtarır. Ona karşı gerçek bir bağlılığı da ancak ondan sonra duyarız.”

“Uzaktan yakından zaferi andıran her şey, bana her koşulda, “kesin altından kalkamam” düşüncesiyle, savaşamayacağım bir alçaklık gibi geliyor. Varlıkların önemli oldukları aşamayı geride bıraktım, bilinen dünyalarda savaşmak için de hiçbir neden görmüyorum artık.”

Cioran’ın, gençliğinde yaşadığı bir anın sonrasında kurtulamadığını iddia ettiği doğmuş olma düşüncesi onun düşünsel serüvenin belirleyici olmuş sorunlardan biridir. Annesine canının çok sıkıldığını, bir şey yapmak istemediğini söyleyen genç Cioran; annesinden “Keşke seni doğurmasaydım” tepkisini alır ve bu tepki onda derin bir iz bırakır. Doğmuş olmak, ona göre, asıl varoluştan kopuşu ifade eder; çaresi ya da geri dönüş bileti ise ölümdür.

1998 yılında Doğmuş Olmanın Sakıncası (çev. Kenan Sarıalioğlu, Opus) olarak, sonrasında 2001’de Doğmuş Olmanın Sakıncası Üzerine (çev. Kenan Sarıalioğlu, Gendaş) yayımlanan bu eser, son olarak Doğmuş Olmanın Sakıncası Üstüne (çev. Kenan Sarıalioğlu, Metis, 2017) olarak yayımlanmış, bu haliyle Türkçede en okunaklı biçimde yer almıştır. Üç basım da karşılaştırıldığında son basımın farkı gözler önüne serilecektir.

  • Eserin Orijinaldeki Telif Tarihi: 1973
  • Türkçeye İlk Çevrildiği Tarih: 1998
  • İlk Yayınevi: Opus Yayınları
  • Çevirmen: Kenan Sarıalioğlu
Ezeli Mağlup / Metis Yayınları

“Uykusuzluk gecelerimde basan efkârla yazdıklarımdan başka bir şekilde yazamadım hiçbir zaman; yedi yıl boyunca neredeyse hiç uyumadım. Her yazarın yazdıklarına bakıldığında, düşüncelerinin gündüz düşünceleri mi, yoksa gece düşünceleri mi olduğunun anlaşılabileceğine inanıyorum. (…) Dehşet ile vecd arasındaki etkin bir hüznü icra ediyorum. Uzun zaman boyunca Kafka’yı fazla iç karartıcı buldum.”

Uykusuzluğu, köyünden kopuşu, bisiklet sevdası, gece gezmeleri ve daha fazlasını öğrendiğimiz söyleşileri Cioran’ın bilmediğimiz taraflarına ışık tutuyor. Bir yazarın tutkularını, hayranlıklarını, takıntılarını öğrenmemizin yollarından biri söyleşi, günlük, mektup gibi, belli bir kaygının olmadığını kabul ettiğimiz metinlerdir. Bu bir yandan yazarı tanıma olanağı sağlarken, öte yandan onun gizemini, çekiciliğini bozuyor, onu dikkate almamıza engel teşkil ediyor. Cioran’ın söyleşileri de böyle. Hepsini okuduktan sonra bir doyuma ulaştığınızı fark ediyorsunuz.

  • Eserin Orijinaldeki Telif Tarihi: 1990
  • Türkçeye İlk Çevrildiği Tarih: 2007
  • Çevirmen: Haldun Bayrı
Gözyaşları ve Azizler / Jaguar Kitap

“Her türlü kendinden geçme cinselliği saf dışı eder. Varlıkların vasatlığı dışında hiçbir anlamı yoktur cinselliğin. Ama varlıkların kendilerinin dışına çıkmaktan başka çareleri olmadığı için cinsellik onları geçici olarak kurtarır. Söz konusu eylem, ilk anlamı aşar: Cinsellik fizyolojik düzlemde gökyüzüne açılan tek kapı olduğundan hayvanlığa karşı kazanılmış bir zaferdir.”

Cioran’ın Bükreş’te, geçirdiği dinsel bunalım sonucunda, annesinden alacağı tepki pahasına yazdığı Gözyaşları ve Azizler, bizi tanrısal deneyimin ne olduğu hakkında yeniden düşünmeye sevk ediyor; felsefe tarihinin, müziğin ve edebiyatın derinliklerinde dolaşmamızı sağlıyor. Cioran’ın bu eseri, bir uykusuzluk ürünü olmakla birlikte, tanrıya karşı gelişinin de (tanrıyı reddedişinin değil) en açık göstergelerindendir.

1937’de, 26 yaşında Rumence yazdığı Gözyaşları ve Azizler’in (Lacrimi şi Sfinti) daha sonra yapılan eklemeler ve değişikliklerle Fransızca çevirisi (Des larmes et des saints, çev. Sanda Stolajan, 1986) yayımlanır. Eserin Türkçe baskısı bizleri hem ilk versiyonuyla hem de son haliyle karşılaştırıyor.

  • Eserin Orijinaldeki Telif Tarihi: 1937
  • Türkçeye İlk Çevrildiği Tarih: 2015
  • Çevirmen: İsmail Yerguz
Tarih ve Ütopya / Metis Yayınları

“Arkadaşlarımıza dönersek, onları ortadan kaldırmak için zikredilen dışında bir neden daha vardır: Sınırlarımızı ve kusurlarımızı, meziyetlerimiz konusunda hiçbir yanılsamaya kapılmayacak kadar iyi bilmektedirler (arkadaşlık bundan ibarettir). Üstelik, kamuoyunun dünden hazır olduğu ilahlık mertebesine terfi etmemize düşmandırlar; vasatlığımızın, gerçek boyutlarımızın muhafazasıyla görevlidirler; kendi hakkımızda yaratmaktan hoşlanacağımız mitosu fos çıkarır, bizi tam kendi imgemize sabitleştirir, kendimiz hakkındaki sahte imgenin geçersizliğini ilan ederler.”

Cioran, Batı’nın görkemli tarihini iki eliyle boğazlıyor. Sonuç; süregelen yıkım, vahşet ve canilik. Düşünce tarihinde son merkez diye kabul ettiğimiz, örnek aldığımız, ayak uydurduğumuz Batı’yı Albrecht Dürer’in Mahşerin Dört Atlısı’ndan yola çıkıp yorumlama denemesine giriyor. – Tarihin aslında bir leş çukuru olduğuna kani oluyoruz.

  • Eserin Orijinaldeki Telif Tarihi: 1960
  • Türkçeye İlk Çevrildiği Tarih: 1999
  • Çevirmen: Haldun Bayrı
Var Olma Eğilimi / Metis Yayınları

“İyice düşününce, yıkmaktan biraz hoşnutluk duymuş olabilirim, ama düşündüğümüzün tersine, bu her zaman benim zararıma oldu. Bir şeyleri yıkmıyor kendimizi yıkıyoruz. Nefret ettiğim her nesnede kendimden nefret ettim, yok olma mucizeleri hayal ettim, günlerimizi toz ettim, zihin kangrenleri yaşadım. Kuşkuculuk benim için ilkin araç ya da yöntemdi, sonra içimde yer etti, fizyolojime dönüştü, bedenimin yazgısı, en derin ilkem haline geldi; nasıl kurtulacağımı, nasıl öleceğimi bilmediğim bir hastalık oldu benim için.”

Üslubun, insanın, edebiyatın üstesinden gelen Cioran, varlığın sınırına ulaşıyor; ama geri dönüyor, var olmaktan vazgeçiyor. Çürümenin Kitabı’nda başlattığı düzyazı biçimini ve kullandığı üslubu burada da sürdürüyor Cioran. Bu merdümgiriz düşünürün gençliğinden kalma uykusuzlukları yazdıklarına dönüşüyor ve bizi rahatsız etmeyi kararlılıkla sürdürüyor.

2001’de Türkçeye kazandırılan bu eseri yeniden hazırlanmış haliyle okuyoruz. İki basımı karşılaştırdığımızda yeniden yayıma hazırlanma sürecinde uğradığı değişim gözlerden kaçmıyor.

  • Eserin Orijinaldeki Telif Tarihi: 1956
  • Türkçeye İlk Çevrildiği Tarih: 2001
  • İlk Yayınevi: Gendaş Yayınları
  • Çevirmen: Kenan Sarıalioğlu

sosyalbilimler.org’da yayımlanan metin, video ve podcastlerin paylaşıldığı Telegram grubuna katılmak için buraya bakılabilir. Söz konusu grubun, kuruluş nedeni, işleyiş, güvenlik hususu, sorumluluklar ve diğer detaylar için bu sayfa incelenebilir.


sosyalbilimler.org'da yayımlanan çalışmalar ile ve yeni çıkanlar arasından derlenen kitapların yer aldığı haftalık e-posta bültenine ücretsiz abone olmak için bu sayfa incelenebilir.

Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Telegram Aboneliği


sosyalbilimler.org’da yayımlanan metin, video ve podcastlerin paylaşıldığı Telegram grubuna katılmak için buraya bakılabilir. Söz konusu grubun, kuruluş nedeni, işleyiş, güvenlik hususu, sorumluluklar ve diğer detaylar için bu sayfa incelenebilir.

sosyalbilimler.org’a Katkıda Bulunabilirsiniz.

sosyalbilimler.org'da editörlük yapabilir, kendi yazılarını yayımlayarak blog yazarımız olabilir veya Türkçe literatüre katkı sağlamak amacıyla çevirmenlik yapabilirsin. Mutlaka ilgi alanına yönelik bir görev vardır. sosyalbilimler.org ekibine katılmak için seni buraya alalım!

Bizi Takip Edin!

Sosyal Bilimleri sosyal ağlardan takip edebilir, aylık düzenlenen kitap çekilişlerimize katılabilirsiniz.