Tarafsız bölge terimi, savaşla özellikle Batı Cephesi’ndeki siper savaşlarıyla ilgili açık çağrışımlarla anılmaktadır. Bununla birlikte “tarafsız bölge” (nanesmaneslande) kavramı ilk olarak 1086 yılında yazılan Domesday Book’ta [Kıyamet Kitabı] görünür ve günümüzde Londra’daki Hyde Park olan bölgeye atıfta bulunur. Bu ifade bugün bildiğimiz hâliyle, 14. yüzyılın ortalarında nomanneslond olarak ortaya çıkmıştır ve Oxford İngilizce Sözlüğü’nün “Londra şehrinin kuzey duvarının dışında infaz yeri olan bir bölgenin adı” olarak tanımladığı yere atıfta bulunur. Ayrıca daha genel olarak, 1400’lerde Herefordshire’da Westminster ve St. Albans manastırları arasında tartışmaya yol açan ve sonuç olarak bugün hâlâ Nomansland Common olarak adlandırılan ihtilaflı arazileri tanımlamak için kullanıldı. Aynı zamanda, toplu mezarlıklar veya veba çukurları gibi, genellikle kayıp veya ölümle ilişkilendirilen, hukuk sınırlarının ötesinde kabul edilen alanları belirtmek için de kullanılmıştır.
Terimin çoğunlukla Birinci Dünya Savaşı ve hasım ordular arasındaki işgal edilmemiş veya idare edilmeyen bölge ile ilişkilendirilen askeri çağrışımlar kazanması 20. yüzyılda olmuştur. Şair Wilfred Owen’a göre, Batı Cephesi’nin çoğu kez sadece birkaç metre genişliğindeki bu insansız topraklar, “ayın yüzü gibi kaotik, kraterlerle dolu, ıssız, korkunç ve deliliğin yurduydu”.
Terim, Birinci Dünya Savaşı sırasında ilk olarak Tümgeneral Sör Ernest Dunlop Swinton tarafından The Point of View [Bakış Açışı] adlı kısa öyküsünde kullanıldı. General, alevleri ve ışıldakları vurgulu bir şekilde tasvir etmektedir:
Cesetlerden oluşan bu ıssız bölgede (muhalif hatlar arasındaki korkunç “tarafsız bölge”) tek tek veya gruplar hâlinde, ışıkta parıldayan veya arkadan geçen bir ışın karşısında siyah bir siluet oluşturan terk edilmiş silahlar görünüyordu.
Hem savaş sırasında hem de sonrasında bu tarafsız bölgeler, Erich Maria Remarque’ın All Quiet on the Western Front (1929) [Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok] ve Ernst Jünger’in Storm of Steel (1920) [Çelik Fırtına] adlı eserleri de dahil olmak üzere sanat ve edebi eserler için zemin oluşturdu. 1917’de Cambrai’de öldürülen savaş şairi Ewart Alan Mackintosh, bu bölgeleri “ölüm veya ele geçirmenin görünmeden pusuya yatabileceği” yerler olarak tanımladı ve Robert Beckh şöyle ise yazdı: “Sessizce ilerliyoruz, görmez ölülerden başka kimsenin olmadığı bir diyardan geçiyoruz.”
Terim nasıl cephedeki erkekler için bir anlam kazandıysa bu eserler de sivillerin ve yabancı bölgelerde savaşın dehşetiyle karşı karşıya kalanların ailelerinin zihnine ulaşması anlamına geliyordu. Bu eserler, söz konusu terimi ve bu manzaraları kolektif hafızaya yerleştirip günümüze kadar ulaştırdı ve Birinci Dünya Savaşı hakkındaki düşüncelerimizi etkiledi.
Tarafsız bölge kavramı 1918’den itibaren askeri çağrışımlarını korudu ve genellikle askerileştirilmiş veya askerden arındırılmış sınırları temsil eder. Bu terim Soğuk Savaş sırasında, Demir Perde’nin bir ucundan diğer ucuna uzanan resmi olarak Doğu Blok’u ülkelerinin sahip olduğu askerileştirilmiş bir alanı tanımlamak için kullanıldı. Bu alanlar genellikle, sivillerin Batı’ya kaçmasını engelleyen gözetleme kuleleri, tel örgüler ve mayın tarlaları tarafından korunuyordu. Terim benzer şekilde, Birleşmiş Milletler tarafından kurulan Kıbrıs Tampon Bölgesi’ni tanımlamak için de sık sık kullanılır. 1974’te adadaki Yunan ve Türk gruplar arasında yaşanan iç savaş, Kıbrıs Ulusal Muhafızları’nın yaptığı bir darbeye ve ardından Türk askeri müdahalesine yol açtı. BM, başkent Lefkoşa’nın sınırlarından geçen 180 km. uzunluğunda bir tampon bölge kurdu. Ciddi şekilde devriye birlikleriyle donatıldıktan sonra adanın bir yarısından diğerine geçişler engellendi.
Terim, yerleşimin olduğu ancak sakinlerinin “kanunsuzlar” veya hukuk alanına girmeyenler olarak görülenler olduğu yerleri tanımlamak için kullanılarak (daha çok orta çağ kullanımına benzemektedir) 20. yüzyıl boyunca daha fazla kullanım kazandı. Bunlar genellikle Wilmette, Illinois yakınlarındaki bir arazi şeridi gibi yoksulluğun hüküm sürdüğü alanlardır ve bu ismi 1920 ile 1940’lar arasında almışlardır. 1930’larda bölgeyi geliştirmek ve bir otel inşa etmek için buraya para akmıştı, ancak fonlar tükendiğinde bölge kumarhaneler, içki dükkanları, dondurma ve sosisli sandviç tezgâhları ve küçük havai fişek dükkanlarıyla doldu. Bölge hızla bir “kumar aleti ve günah merkezi” hâline geldi. Ahlaksızlığın hüküm sürdüğü bir yerdi öyle ki Chicago Tribune burayı, “polissiz, sınırsız ve belediye kontrolü altında olmayan bir bölge” olarak tanımladı. O kadar kanunsuz görülüyordu ki, 1930’ların başında kumarhanelerinden birinde yangın çıktığında yakındaki itfaiye birimlerinin hiçbiri yardıma koşmadı veya bölge üzerinde hak iddia etmedi ve binanın yerle bir olmasına sebep oldu.
Tarafsız bölge kavramı, bin yıllık tarihi boyunca askeri, çevresel, kültürel ve hatta metaforik kullanımlara sahip olmuştur. Genellikle siyasi veya yasal anlamda uygulanmaktadır ancak yine de korku, umutsuzluk, kayıp, kanunsuzluk veya ölüm çağrışımlarını da beraberinde getirmektedir. Terim, Birinci Dünya Savaşı’nın manzaralarına ilgi uyandırmaya devam etmektedir. Modern filmler sayesinde, düşmanla savaşmak için sınırı geçerek acımasız ve cansız topraklara giden cesur askerlerin görüntüleri akıllarda kalmıştır.
Tarafsız bölge, gelecekte umudu da ifade edemez mi? Bu isimle anılan Çernobil gibi nükleer felaket bölgelerinin etrafındaki alanlar, insanların yokluğunda doğal ekosistemlerin yeniden canlanmasıyla gelişti.
Fransız hükümeti benzer şekilde, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra tam da terimin öne çıkmaya başladığı sırada Zone Rouge’u yarattı. Flanders ve Batı Cephesi’nin bir zamanlar çorak, harap olmuş savaş alanlarını, haşhaş ve kır çiçekleri ile kaplı güzel açık kırsal alanlara ve koruma alanlarına dönüştürdü ve burası gelecek nesillerin hayatını kaybedenleri hatırlamasını sağlayan geniş savaş mezarlıklarına ev sahipliği yapmaktadır.
Bu yazı Cemal C. Tarımcıoğlu tarafından sosyalbilimler.org’da yayımlanmak üzere Türkçeye çevrilmiştir.
Orijinal Kaynak: Ogborn, Maria. (2021). “The Abode of Madness”, History Today, 71(6). Atıf Şekli: Ogborn, Maria. (2021, Temmuz 03). “Deliliğin Yurdu: Tarafsız Bölge”, Çev. Cemal C. Tarımcıoğlu, Sosyal Bilimler. sosyalbilimler.org/deliliğin-yurdu-tarafsiz-bolge Kapak Görseli: John Nash, Oppy Wood 1917, 1918. Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazı Türkçeye yabancı dilden sosyalbilimler.org çevirmenleri tarafından çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlâli söz konusu olduğunda; sosyalbilimler.org, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve sosyalbilimler.org’un editöryal politikasını yansıtmayabilir. |