Cezayirli psikiyatr Frantz Fanon tarafından yazılan Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi, 1954 yılında gerçekleşen Cezayir Devrimi ile gelen devinimin Cezayir toplumu üzerindeki kültürel ve sosyal etkilerini anlatmaktadır. Fanon, kitapta Cezayir halkının kadınıyla erkeğiyle yeni bir topluma nasıl evirildiğini gösterir.
Kitapta ‘yeni bir Cezayir’ imgesi belirgin bir şekilde göze çarpmaktadır. Fanon, kitabın girişinde savaşın sona ermesine daha üç yıl varken zafere ulaşmış bir milletin görüntüsünü çiziyor. Kitapla birlikte yeni kurulan bir milletin ve hükümetin dünyasına adım atıyoruz. Kitabın bağımsızlık isteğinin bütün halka sirayet ettiği bir ortamda ve kesin bir zafer duygusuyla yazıldığı çok açık. Ayrıca Fanon, sömüren ve sömürülen ilişkisinin tamamen sona ereceği bir Cezayir toprağı öngören bir tablo sunuyor. Çünkü sömürge durumunun ancak sömürgeleşen bir toplumla olacağını vurguluyor. Aynı zamanda Fransız ordusuna karşı yapılan savaşın toplumda “milli şuur” ve “kendi kaderini tayin” fikrini arttırdığını belirtiliyor.
Kitabın temel sorunsalı yeni bir Cezayir toplumunun nasıl ortaya çıktığı olmakla birlikte Fanon bu argümanını dört ana başlıkta toplayarak açıklık getiriyor. Bunlardan ilki Fanon’un kitabın ikinci bölümünde ele aldığı çarşaf imgesi. Fanon ilk önce Cezayir Devrimi öncesinde giyinme tarzının ve ananelerin halkın gözündeki durumunu ele alıyor. Savaş öncesinde halkın gözünde ananelere sıkıca bağlanmanın ‘Batılı değerlere’ karşı bir savunma mekanizması olarak görüldüğü ve değişime karşı değişmemenin bir sığınağı olduğunu söylemekle başlıyor. Fanon savaştan önce bir giyinme pratiği olarak çarşafın geleneği muhafaza eden bir işlevsellikle Cezayirlilerinin tutunduğu bir unsurun savaşla birlikte değişime uğradığını ve devrim sırasında çarşafın terk edildiğini vurguluyor. Fanon, çarşafı, sömürge devletinin psikolojik saldırıları için kullandığı bir alet olarak yorumluyor ve Cezayirlilerin sömürgecinin yaptığı bu psikolojik saldırıları başarısızlığa uğratmak adına savaşın getirdiği şartlara göre geleneksel kıyafetlerini terk atiğini ifade eder.
Cezayirli kadının geleneksel kıyafeti bu bakımdan savaş stratejileri arasında yer alan bir profil çizer. İlk önce kültürel ananelere tutunma unsuru olarak görülen çarşaf devrimle bir savunma mekanizması olmaktan çıkıyor ve savaş için savaşta kullanılan bir alete dönüşüyor. Fanon buna örnek olarak bir gerilla olarak faaliyet gösterecek olan kadının çarşafı çıkardığını ancak bir mühimmatı saklamak için ise Cezayirli kadının tekrar çarşaf giydiğini söyler.
Fanon’un Cezayir Devrimi ile değişen toplumsal algılamalardan biri olarak gördüğü unsurlardan ikincisi Cezayir’deki radyo imgesi. Fanon radyonun savaştan önce karşıt kültürün tekelindeki bir alet olarak görülürken savaş sırasında bu imgenin karşıt kültürün nesnesi olma halinden çıktığını belirtir. Fanon, savaşla birlikte radyonun sömürgeciye karşı boyun eğme imgesinden Cezayir bağımsızlığı için bir işlevselliğe kavuşarak içselleştirildiğini ifade eder. Bu şekilde radyo olumsuz nesne olmaktan çıkarak bağımsızlık mücadelesi için kullanılan pozitif bir simgeye dönüşür.
Fanon’a göre Cezayir bağımsızlık savaşı sırasında dönüşüme uğrayan bir diğer unsur Cezayir ailesidir. Fanon, üçüncü bölüme kadar -gerek bir giyinme pratiği olarak çarşaf olsun gerek karşıt kültürün tekelindeki unsur olarak konumlandırılan radyo olsun- dışarıdan kaynaklı unsurlara karşı Cezayir halkının tutumunu incelerken bu bölümde Cezayir halkının içe bakışını gözlemlemektedir.
Fanon, Cezayir ailesini öncelikle ilişkiler bazında ele alır. İlk olarak baba ile oğul arasındaki ilişkiyi inceler. Önceleri babanın ezici otoritesi ve didaktik uyarılarıyla sınırlanan erkek çocuk devrim sonrasında savaşa katılır ve babayı dışlamayan ancak kendi inisiyatifini de ele alan bir profil çizer. Burada babanın çizdiği profil, devrimi ve savaşı anlamayan Fransız askeri gücünü aşılmaz addeden tutucu, pasif, eski Cezayir’in yüzüyken oğlan Cezayir’in yeni yüzü olan bağımsızlık mücadelesinde yer alan ‘milli şuur’ imgesini gerçekleştiren savaşçı profile işaret eder.
İkincisi baba ile kız çocuk arasındaki ilişkidir. Fanon, devrimle birlikte Cezayir’de yeni bir kadın profili oluştuğunu söyler. Bu büyük değişim baba ile oğul arasındaki ilişkide olduğu gibi eski Cezayir görüntüsünün ve yeni Cezayir görüntüsünün karşıtlanmasıyla meydana getirilir. Şöyle ki eski Cezayir görüntüsünde kadın çarşaf giyen pasif, hareketsiz olarak nitelenirken yeni Cezayir kadınının bunların tersi bir okuma yapılarak savaşçı özellikleriyle nitelendirildiği görülüyor. Fanon, devrimle beraber yeni bir kadın profilinin doğduğunu ifade eder. Bunu aynı zamanda kadının kurtuluşu ve tarihe girişiyle aynı nitelikte tanımlar. Üçüncüsü ise evli çiftler arasındaki ilişkidir. Savaş sırasında çiftler arasında bağların kuvvetlendiği gelişigüzel yapılan evliliklerin savaş sonrasında yeniden inşa edildiği söylenir.
Cezayir aile yapısının dönüşümü evlilik ve boşanma olgularından hareketle ele alınan bölümde evliliğin geleneksel tarım toplumlarında gerçekleşen aileler arasındaki sözleşmeli evlilikten bireylerin inisiyatifinin ön plana çıktığı evlilik sözleşmelerine dönüştüğü ifade edilir.
Fanon, devrim sonrasında anlamını yeniden inşa eden tıp sektöründen bahseder. Tıp sektöründe radyoda gerçekleşen durum söz konusudur. Devrim öncesinde tıbbi aletler, ilaçlar ve Avrupalı doktorlara duyulan kin ve öfke yerini benimseme ve hâkim olmaya bırakır. Öncesinde vücudunu sömürgeciye göstermemekte görülen zafer yerini iğne yapmasını öğrenen insanlara bırakır. Fanon, doktora gitmek durumunda kalan Cezayirlinin doktorla ilişkisini içerisinde bulunduğu duygu, düşünce ve halini analiz etmektedir.
Son olarak ise Cezayir’deki Avrupalı azınlıkların Bağımsızlık Savaşı’nda tutundukları tavrı ele alınmaktadır. Bu bağlamda düşmanla işbirliği suçundan tevkif edilen ve işkenceye maruz kalan Avrupalı azınlığın varlığından söz edilir. Neticede Fanon Avrupalı azınlık grupları FLN ve bağımsızlık savaşına yardım eden kişiler bazında incelemektedir. Bununla birlikte kitabın sonuç bölümünde milli bağımsızlık ile yeni bir toplumun yükselmesi arasında bir ilişki kurulmasının bütün kitabı özetlediği söylenebilir.
Elimizdeki kitap Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda gerçekleşen toplumsal devinimlerini anlamak için küçük bir kılavuz işlevi sunmaktadır. Genellikle tarih kitaplarına olduğu gibi Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nı devrimci liderler ve Fransız ordusu bağlamında ele almak yerine devrimin halk üzerindeki etkisi ve toplumsal devinimler üzerine durulmuştur.
Fanon’un Cezayir’in Bağımsızlık Savaşı Anatomisi adlı kitabı Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nın toplumsal değişimlerini görmede işlevsellik kazanıyor. Öte yandan kitabın ortaya çıkan belli başlı temaları kendi kaderini tayin, milliyetçiliğin özgürleştirici imgesi ve bağımsızlık sonrası değişen toplumdur. Kitap, devrim yıllarında Cezayir’in toplumsal durumunu bir aydının gözüyle anlatması ve o dönemin toplumsal düşüncelerini anlamak bakımından okunmaya değerdir.
Ayşegül Er
Sosyal Bilimler Blog Yazarı
a.er@sosyalbilimler.org
Künye: Frantz Fanon, Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi, Pınar Yayınları, 2009.
Sanal Mağaza: Idefix | Babil | Kitap Yurdu
Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazının tüm hakları Sosyal Bilimler Platformu’na (www.sosyalbilimler.org) aittir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlali söz konusu olduğunda; Sosyal Bilimler Platformu, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı, (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz.