Aramızdan kim şiirden yoksun bir hayat isterdi ki? Bir duygunun derinliği ile bir ifadenin netliği arasında salınıp durarak bize bir şeyler anlatıyormuş gibi gözüken bir cümleden, bir jestten ve bir nesne / obje karşısında duygulanmaktan vazgeçmek mi? Bir şeyleri ve kelimeleri anlamadan bile onları hissedebiliyoruz. Bir şeyi okuyup veya dinleyip onu derinlemesine hissettikten sonra aynı yoğunlukta ifade edememe durumu kaç defa başımıza gelmiştir?
İşte bu şiirdir. Ve bu yüzden de Dante bu konuda her zaman ustaydı. Seçkinlerin ve iktidarın dili olan Latinceyi terk etmek cesaret isterdi. En yüce şeylerin yanı sıra en saygısız şeyleri de söyleyebilen bir İtalyan dili yaratmak için büyük bir duyarlılığın yaratıcı pervasızlığı gerekiyordu. Cehennem’in V. kantosundaki Paolo ve Francesca’nın aşklarından bahsederken, bir dizede, öpücüğün utangaç ama titrek inceliğini (“la bocca mi baciò tutto tremante”) tutkuya yapılan üstü kapalı göndermeyle (“quel giorno non più vi leggemmo avante”) bir kafiyede birleştirdiği gibi. Öyle gözükmeseler bile şairler cesur insanlardır: Aklı ihmal etmeden doğrudan kalpten konuşan bir lisan yaratarak dilin gücüne meydan okumaya cüret ederler.
Dante, Özgürlüğü ve Eşitliği Öğretir
Bugün Dante’yi okumak bize hem en önemli hem de en yüzeysel şeyler hakkında ayrım yapmadan, yoğun ve net bir şekilde konuşabilen bir dile sahip olmanın ne kadar hayati olduğunu öğretebilir. Şair Dante’nin aynı zamanda politikacı, savaşan asker, âşık, aile babası, sürgün edilmiş dışlanmış, korkulu bir mümin ve doyumsuz bir keyif düşkünü olduğu işkence dolu ve muhteşem Ortaçağ’ında, eşitlik ve özgürlük üzerine olağanüstü bir dersin farkına varabiliriz.
İlahi Komedya’da Yeraltı Dünyası’nın üç diyarına yapılan bu fantastik ama aynı zamanda gerçekçi, felsefi ve bir o kadar da insani yolculukta, zaten olduğumuz, ülke olarak bulunduğumuz ve ulus olarak olacağımız her şey vardır. Bir yanda zayıflıkları ve güzellikleriyle yanı başımızda gündelik yaşam, diğer yanda kültürel yaşam, siyaset, teoloji ve felsefe: aynı düzlemde yer alır ve şair tarafından aynı şekilde söylenir. Bunu, üç kantonda her daim politik olan (Cehennem’de Floransa’ya, Araf’ta İtalya’ya, Cennet’te tüm İmparatorluğa karşı bir sövgü) altıncı kantolar göstermektedir. Ve yine Cehennem’in onuncu kantosunda Farinata degli Uberti ile olan saygılı karşılaşma, hocası Brunetto Latini ile olan sevgi dolu karşılaşma ve Yeryüzü Cenneti’nde Beatrice ile olan karşılaşma.
Dante Hayatın Sefaleti ve Asaletini Anlatır
Gençlere Dante’yi okurken öğretilmesi gereken şey şudur: Hepimizin alışkın olduğumuz hiyerarşik düzen uçup gidiverir. Çünkü Dante sadece insan ruhunun değil, aynı zamanda onun somut gündelik varoluşunun sefilliğini ve asaletini aynı anda anlatma özgürlüğüne sahiptir. Pek az şair onun kadar yeteneklidir. Bu yüzden, bugün bile bizimle konuşabildiğini, dizeleri sayesinde bizi zevkle yankılandıran o derin akortlara dokunmayı hâlâ ne kadar başardığını idrak ederek onu okumak önemlidir.
Şairler bunu yaparak bazen hayatlarımızı kurtarırlar: çünkü bize başka hiçbir şekilde aynı açıklık ve yoğunlukta söylenemeyecek şeyleri dile getiren ifadeler armağan ederler. Bize, farkına bile varmadan sık sık tekrarladığımız sözlerini armağan ederler: Cehennem’in III. kantosunda yer alan “senza infamia e senza lode” [yergisiz ve övgüsüz. İtalyan diline Dante’nin kazandırmış olduğu “vasat” anlamına gelen bir ifade] ve diğer muhteşem “Non ti curar di lor ma guarda e passa” [onlara önem verme, bak ve geç. İtalyancaya yine Dante’nin kazandırdığı bir ifade, “değmeyecek kişilerle zamanını boşa harcama” anlamında] ifadesi gibi. Bu yüzden, çok çaba gerektirse ve kimse bize bunların önemini fark ettirmese bile bunları küçüklükten itibaren, okullarda öğretilmesi önemlidir.
Dante Bize İnsanlığımızı Hatırlatır
Şairler bazen gerçek anlamda hayat kurtarırlar. Nitekim Primo Levi’ye de benzer bir şey yaşatmıştı Dante: Köle gibi acımasızca çalıştırıldığı Nazi toplama kampının korkunç koşullarından bitkin düşen Levi, Cehennem’in XXVI. kantosundan (Herkül Sütunları’nı geçmeye cüret eden Ulysses’in başına gelenleri ve trajik ölümünü anlatan kanto) bazı dizeleri hatırlayarak kendi insanlığını yeniden keşfedebilmişti. O anda, ölüm ve acı her yanını sarmışken ve onu içten içe teslim olmaya zorlarken, Dante’nin şiiri onu kurtarmış, yeniden keşfettiği hatırlama çabasında ona bir özgürlük molası vermiş, böylece bizi en çok insan yapan şeye geri dönmüştür: zihinsel çabanın, şiirin ve kültürün yenilmez ama zarif gücü.
Primo Levi bunu çeşitli vesilelerle hatırlamıştır. Eğer kimse onu genç bir adamken bu dizeleri ezberlemeye zorlamasaydı- herhangi bir dizeyi değil, Dante’nin yazdığı güçlü dizeleri- belki de asla insanlığına geri dönemeyecekti ve cellatları tarafından tasarlanan topyekûn yıkıma yenik düşecekti. Bu bakımdan Dante gerçekten hayatımızı kurtarabilir.
Bu yazı Hande Kınacı tarafından sosyalbilimler.org’da yayımlanmak üzere Türkçeye çevrilmiştir.
Orijinal Kaynak: Gattinara, Enrico Castelli. (2020, Marzo 23), “Leggere Dante, oggi: perché è utile,” Donna Moderna. Atıf Şekli: Gattinara, Enrico Castelli. (2022, Ekim 22). “Bugün Dante Okumak Neden Gereklidir?” Çev. Hande Kınacı, Sosyal Bilimler. sosyalbilimler.org/bugun-dante-okumak-neden-gereklidir Kapak Resmi: Henry Holiday, Dante and Beatrice (1882-84) Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazı Türkçeye yabancı dilden sosyalbilimler.org çevirmenleri tarafından çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlâli söz konusu olduğunda; sosyalbilimler.org, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve sosyalbilimler.org’un editöryal politikasını yansıtmayabilir. |